İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) bu sabah başlatılan operasyonda yolsuzluk iddialarının yanı sıra 'kent uzlaşısı' kapsamında da ayrı bir soruşturma yürütüldüğü öğrenildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın da aralarında bulunduğu 7 şüpheli hakkında "PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek" suçundan gözaltı kararı verildiğini bildirdi.
24 SAAT GÖRÜŞ YASAK
Şahan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, belediye başkanının evinde gerçekleştirilen arama ve el koyma işlemlerine avukatlarının dahil edilmediğini belirtti. Ersöz şunları söyledi:
"Hukuki yardımda bulunma hakkının elinden alındığını not olarak düşmek istiyorum. Bu süreç birkaç haftadır kamuoyunun gündeminde tutulan ve 'gözaltılar ne zaman gerçekleşecek' tartışmalarını da gündeme getiren bir mahiyete sahip.
HUKUK GÜVENLİĞİNİ TARTIŞMAYA AÇTI
Dosyada 24 saatlik avukatla görüş kısıtlaması olduğunu bilmenizi istiyorum. Temel itibariyle bir belediye başkanına yönelik sabahın ilk saatlerinde gerçekleştirilen böyle bir operasyonun hukuka aykırı mahiyete sahip olduğunu, seçilmiş olan belediye başkanına yönelik gerçekleştirilen bu işlemin hukuk ve hukuk güvenliği nazarında sorgulanması gereken tartışmalı bir sürece işaret ettiğini ifade etmek gerekiyor.
'AVUKATLARIN DELİLLERE ULAŞILMASI ENGELLENİYOR'
Bizler tabii ki bu süreci takip edeceğiz. Bu konuyla ilgili bütün hukuki girişimleri savcılık nezdinde yapacağız ancak daha önceki örneklerden de yola çıkarak bir tespit ve değerlendirme yapmak da gerekiyor ki, ne yazık ki tüm bu süreçler özellikle avukatların delillere ulaşmasının engellenmesi, ifade alma sürecinde yaşanan hukuka aykırılıklar, arama ve el koyma işlemleri sırasında yaşanan kanuna aykırılıklar gibi bir dizi adil yargılanma hakkı ihlalini de beraberinde getiriyor.
'SORUŞTURMA SÜRECİNİN EVRİLECEĞİ YERDEN ENDİŞE DUYUYORUZ'
Şu anda neredeyse İstanbul’un her yerinde, yaklaşık 100 noktaya yapılmış operasyonlarla İstanbul tamamen yaşanılmaz bir şehir haline geldi. Bu süreçte biz avukatlar dahi müvekkillerimize ulaşmak, bir hukuki yardımda bulunmak noktasında zorluklarla karşılaştık. Böylesine olağanüstü koşulların içerisinde yürütülen bir soruşturma sürecinin de nereye evrileceğini kestirmek noktasında bizler de ne yazık ki ciddi bir endişe duyuyoruz.
'HUKUK DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Her ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti, hukuk güvenliğinin esas alındığı bir hukuk devletidir. Bizler hukuk güvenliğine, hukuk devletine her kim olursa olsun bunu örselemeye çalışan kişilere karşı da savunmaya devam edeceğiz. Hukuk demeye, hukuk güvenliği demeye, adil yargılanma hakkı demeye, özgürlük hakkı demeye de yine aynı şekilde devam edeceğiz. Bunun şeffaflık çerçevesinde gerçekleştirilmesi konusundaki çabamız sürecek. Çünkü şunu biliyoruz ki, özellikle bu tip yargılama süreçlerinde, soruşturma süreçlerinde kamuoyuna çok fazla manipülatif bilgiler sızdırılıyor.”