Donald Trump'ın yeniden ABD başkanlık koltuğuna oturmasıyla, ABD'nin ev sahipliği yapacağı 2026 Dünya Kupası ve 2028 Olimpiyat Oyunları'nda güçlü bir varlık göstermesi bekleniyor.
Trump’ın sporla ilgili politikaları şimdiden dikkatleri üzerine çekmeye başladı.
Trump, ikinci başkanlık dönemi için belgesiz göçmenlerin sınır dışı edilmesi ve Meksika sınırındaki duvarın tamamlanması vaadini tekrarlayarak göç politikalarını yeniden gündeme taşıdı.
Bu durum, 2026 Dünya Kupası’na Meksika ile birlikte ev sahipliği yapacak olan ABD için diplomatik gerilimlerin artmasına neden olabilir.
İki ülke arasındaki bu gerginlik, turnuva süresince taraftarların seyahat özgürlüğü ve güvenliği konusunda çeşitli endişeleri de beraberinde getiriyor.
Trump’ın önceki başkanlık döneminde Müslüman ülkelerden gelen kişilere uygulanan seyahat yasağı, ABD'nin turnuvaya ev sahipliği yapma hakkını kaybetme riskini gündeme getirmişti. Ancak Trump, yasak sırasında FIFA’ya takımların taraftarlarının ABD’ye girişine izin verileceğini taahhüt etmişti.
FIFA Başkanı Gianni Infantino'nun, Trump'ın yeniden Beyaz Saray’a dönmesinden memnun olduğu biliniyor. ABD’nin, 2025 yılında ilk kez 32 takımla düzenlenecek Kulüpler Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak olması, Infantino’nun bu memnuniyetin sebeplerinden biri olarak görülüyor.
BAĞIMSIZLIK GÜNÜ VE KÜRESEL İLGİ ODAĞI
ABD'nin 2026 Dünya Kupası ile aynı yıl 250. Bağımsızlık Günü’nü kutlayacak olması, ülkenin küresel arenada yoğun bir ilgi odağı haline geleceğine işaret ediyor.
Ancak Trump’ın göçmenlere yönelik sert söylemleri ve politikaları, 'bazı şirketlerin bu etkinliklerde sponsorluk yapmaktan çekinmesine yol açabilir mi?' sorusunu gündeme getiriyor.
ABD’nin yaklaşan dev spor organizasyonlarına ev sahipliği yapma süreci, Trump’ın politikalarıyla şekillenmeye devam edecek gibi görünüyor.
KADIN SPORLARI VE KAPSAYICILIK TARTIŞMASI
Donald Trump, trans kadınların spor müsabakalarına katılımını yasaklama vaadiyle kapsayıcılık konusundaki tartışmaları alevlendirdi.
Trump, trans bireylerin kadın sporlarında yer almasını eleştirerek bu konuyu seçim kampanyasında sık sık dile getirdi ve kadın sporlarının korunması gerektiğini savundu.
Trump’ın yaklaşımının, her spor dalının kendi cinsiyet uygunluk politikalarını belirleme yetkisi bulunan Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ile ABD arasında bir gerilim yaratma ihtimalini güçlendirdiği düşünülüyor.
Bu bağlamda Trump’ın tutumunun, ABD’nin sporda kapsayıcılık vizyonuna etkilerinin nasıl olacağı şimdiden merak konusu.
OLİMPİYAT ŞAMPİYONU IMANE KHELIF'İ ELEŞTİRDİ
ABD’deki başkanlık seçimini kazanan Trump’ın, seçim döneminde spor dünyasına dair yarattığı tartışmalar da hala gündemdeki yerini koruyor.
Cumhuriyetçi Parti’nin kampanya videolarında Trump, Cezayirli Olimpiyat kadın boks şampiyonu Imane Khelif’in biyolojik cinsiyetini sorgulayan ifadelerle gündeme geldi.
Trump, "gerçeği söylemenin" Joe Biden yönetiminde "nefret söylemi" olarak görüldüğünü iddia etti.
Geçtiğimiz yıl cinsiyet uygunluk testlerini geçemediği gerekçesiyle Dünya Şampiyonası’ndan diskalifiye edilen Khelif, Paris 2024’te altın madalya kazanarak dikkatleri üzerine çekmişti.
Ancak Khelif ve Olimpiyat Komitesi, sporcunun her zaman bir kadın olarak doğduğunu ve bu durumu doğruladıklarını vurguladı.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), Khelif’in karşılaştığı bu "istismarı" sert bir dille kınayarak önyargılar ve kültür savaşlarının spor dünyasında yarattığı çatışmalara dikkat çekti.
IOC, sporcunun kadınlar boksunda yer alma hakkını desteklerken, Trump’ın Los Angeles’ta düzenlenecek 2028 Olimpiyatları sırasında bu konuya yönelik söylemlerinin yaratabileceği olası etkiler konusunda uyarılarda bulundu.
TRUMP VE PARALİMPİK TOPLULUĞU ARASINDAKİ GERİLİM
Donald Trump’ın geçmişte engelli bireylere yönelik bazı açıklamaları, paralimpik topluluğu ile yeni bir gerginlik yaşanabileceğine işaret ediyor.
2015 yılında doğuştan eklem rahatsızlığı bulunan bir muhabirle alay etmekle suçlanan Trump, bu iddiaları reddetmişti.
Üç yıl sonra, Pyeongchang Paralimpik Oyunları hakkında "izlemesi zor" ifadelerini kullanması, Uluslararası Paralimpik Komitesi tarafından sert şekilde eleştirilmişti.
İNSAN HAKLARI VE SPOR DÜNYASINDA YENİ TARTIŞMALAR
Spor dünyasında son yıllarda en çok tartışılan konulardan biri, Orta Doğu ülkelerinin devasa yatırımları ve sponsorlukları ile sporu "temize çıkarma" iddiaları oldu.
Katar ve Suudi Arabistan gibi ülkeler, insan hakları ihlalleriyle anılırken, spor etkinliklerini kullanarak bu imajı değiştirmeye çalışmakla suçlanıyorlar. Ancak, bu ülkeler Batılı eleştirmenlere "ikiyüzlülük" suçlaması yönelterek bu iddiaları şiddetle reddediyor.
Bazı analistler, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşüyle bu tartışmaların yeniden alevleneceğini öngörüyor.
Özellikle ABD’de, Yüksek Mahkeme’nin anayasal kürtaj hakkını iptal etmesinin ardından büyük spor organizasyonlarının nasıl karşılanacağı ve spor kuruluşlarının insan hakları ihlalleri karşısında nasıl bir tavır takınacağı merak konusu.
DIŞ POLİTİKA VE TİCARET ETKİLERİ
Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakın ilişkileri, Moskova yönetiminin Ukrayna’yı işgal etmesi nedeniyle uluslararası spor dünyasından dışlanmasına yönelik sürecin tersine dönebilme ihtimalini akıllara getiriyor.
Bazı çevreler, Trump’ın Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) gibi kurumlar üzerinde Rus sporcuların tekrar kabul edilmesi için baskı yapıp yapamayacağını tartışıyor.
Trump, Rusya ve Ukrayna arasında barış sağlama taahhüdü vererek, başarılı olması durumunda Rusya’nın yeniden uluslararası spor sahnesine dahil olabileceğini ileri sürüyor.
Öte yandan Trump’ın ithalata yönelik yüksek gümrük vergileri uygulama planları, NBA gibi yurt dışında büyümeyi hedefleyen ligler ile FIFA gibi kuruluşlar üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.
Örneğin, FIFA’nın Çinli elektronik üreticisi Hisense’i Kulüpler Dünya Kupası’nın resmi sponsoru olarak belirlemesi bu tür engellerle karşılaşabilir.
ABD'DE SPOR VE SİYASET YENİDEN KARŞI KARŞIYA
Trump’ın ilk başkanlık döneminde, ABD spor camiası ve siyaset arasındaki sıkı etkileşim dikkat çekmişti.
Trump’ın ikinci başkanlık döneminde bu etkileşimin daha da yoğunlaşacağı öngörülüyor. 2017’de NFL oyuncusu Colin Kaepernick’in, Afro-Amerikalılara yönelik polis şiddetini protesto etmek için diz çökmesi üzerine Trump’ın sert eleştirileri büyük yankı uyandırmıştı.
Trump’ın, Kaepernick’i ve benzeri eylemleri "vatanseverlikten yoksun" olarak tanımlaması, LeBron James, Stephen Curry ve Megan Rapinoe gibi isimlerle ciddi polemiklere yol açmıştı.
Bazı takımlar, Trump’ın eleştirilerine yanıt olarak Beyaz Saray’a davetleri geri çevirmişti.