İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla birlikte büyüyen protestolara yoğun katılım gösteren gençler, akademik boykota devam ediyor.

Üniversiteliler dün İstanbul Üniversitesi Öğrenci Meclisi’nin çağrısıyla Büyük Öğrenci Forumu’nda bir araya geldi.

İstanbul Tabip Odası binasında yer alan konferans salonunda gerçekleştirilen foruma, aralarında İzmir ve Ankara’dan üniversitelerin de bulunduğu farklı üniversitelerden pek çok öğrenci katıldı.

19 Mart’tan bu yana sürdürdükleri eylemlere ilişkin konuşmalar gerçekleştirildi, gözlemler ve düşünceler paylaşılarak önümüzdeki süreçte eylemlerin nasıl sürdürüleceğine ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu.

'HAK GASPINA VE GELECEKSİZLİK KORKUSUNA KARŞI'

Forumun giriş konuşmasını Rana isimli öğrenci gerçekleştirdi:

- "Bugün burada, hak gasbına ve geleceksizlik korkusuna karşı yükselttiğimiz direnişin, birlikte ördüğümüz umudun güçlü bir simgesi olarak toplandık.

- Her birimiz, bu karanlık düzenin baskılarına karşı sesimizi yükselterek, geleceğimizi inşa etmenin mücadelesini veriyoruz.

- Bu sürecin her anı bizlerin emeğiyle, cesaretiyle ve kararlılığıyla şekillendi. Bugün bu umut dolu yolculuğun bir parçası olarak buradayız. Mücadelemiz sürüyor, direncimiz hala dipdiri."

TUTUKLU ÖĞRENCİLERİN MEKTUPLARI OKUNDU

Öğrenciler arkadaşlarının eylemler nedeniyle cezaevinde tutulmasına tepki gösterdi. Bu kapsamda tutuklu öğrencilerden Deniz Bahçeci ile Öyküm Bozkurt’un cezaevinden yazdıkları mektuplar okundu.

Deniz Bahçeci mektubunda, "Uzun bir aradan sonra, geniş kitleleri sokakla buluştuğu bir dönemi geride bıraktık. Gençlik hareketinin pozisyonunu değiştirmek için bu deneyim, olumlu ve olumsuz yanlarıyla bir başlangıca vesile olabilir. Belki de, ezberleri bozmaya, yeni formlar denemeye, yeni politika düzeni oluşturmaya ihtiyaç vardır. Deneyim, birikim ve cesaret bu yolu açacaktır" ifadelerini kullandı.

Sümeyye isimli öğrenci tarafından okunan Öyküm Bozkurt’un mektubu ise şu şekilde:

- "Henüz farkında değilken, bir tarih yazdık. İstanbul Üniversitesi’nde yıkılan polis barikatı, binlerce üniversitelinin ‘Artık yeter’ çığlığında buldu yankısını. Tarihi, direnişlerle dolu olan Beyazıt, silkinip kalktı kabrinden desek yeridir.

- Üniversiteden dört bir yana yayılan isyanımızla Zeren’in, Sibel’in, Enes’in sesi karıştı sokaklara. Bugün de pek çoğumuz, özgürlük için sokakları doldurduğumuz gerekçesiyle hapishanelerdeyiz. Ama, dışarıda yaprak kıpırdasa, tenimizde hissediyoruz bunu.

- Öğrenci gençlik, tarihin hiç bir döneminde baskılara sinmedi, sinmeyecektir. Korku duvarını aşanlara, gaz bulutunu delenlere selam olsun. Bu direnişi başlatanlar olduğumuzun farkındalığıyla, birlikte sürdürme sorumluluğunun da bizlere düştüğünü düşünüyorum."

'ÖLÜ TOPRAĞI ATILDI'

Tutuklu bulunan gençlerden Erolcan Şengül’ün babası Ali Şengül de foruma katılarak, konuşma gerçekleştirdi.

Şengül, "Yoğun bir duyguyla geldim buraya. Uzun yıllardır değerli şeyler oldu bu ülkede ama bu son süreçte, gençliğin yarattığı bu değer, bu ölü toprağını söktü attı. Yaratılan son değer, özellikle gençliğin barikatı parçalaması, çok değerli bir umut yarattı toplumun bir çok kesiminde. Gençliğin bu dinamizmi var olduğu sürece umut her zaman var. Mücadeleniz, mücadelemiz" şeklinde konuştu.

ÖĞRENCİLER FİKİRLERİNİ PAYLAŞTI

Üç oturum olarak gerçekleştirilen forumda öğrenciler söz alarak konuşmalar gerçekleştirdi.

"Çok uzun zamandır Türkiye’de her türlü hak gasp ediliyor, hak arama mücadelelerinin hepsi çeşitli yasaklamalarla karşılaşıyor. Kavaklık direnişinde ODTÜ’de direnen öğrenciler için burada yaptığımız eylemler, kaymakamlık, valilik tarafından yasaklanıyordu, ya da intihar eden öğrencilerle ilgili bir açıklama yapmak istediğimizde, sürekli engellemelerle karşılaşıyorduk” diyen bir öğrenci 19 Mart’ta da engellenmek istediklerini söyleyerek şöyle konuştu:

- "Ona rağmen, kampüsün önünde buluşan binlerce insan, kendi özgücüne dayanarak neyi başarabileceğini göstermiş oldu.

- Bence bu sürecin en önemli deneyimlerinden birisi bu. İktidar, devlet ya da muhalefet partileri ne söylerse söylesin, kendi özgücüne dayanan bir gençliğin aşamayacağı bir barikat yok gibi bir deneyim açığa çıkmış oldu.

- Barikatlar yıkıldığında şöyle bir söz vardı, bu sözü unutmayalım, ‘Asla yalnız yürümeyeceksin’. Aramıza çekilmeye çalışılan polis barikatlarını, bu sloganın kudreti yıkmıştı. Bu sloganı önümüzdeki süreçte daha güçlü yükseltmemiz gerektiğini düşünüyorum."

Eylemlere ilişkin değerlendirmede bulunan bir öğrenci, "Gençliğin son zamanlarda bu kadar güçlü bir hareket yaptığını görmemiştik çünkü hem eğitimiyle, hem sosyal hayatta bize dayattıklarıyla, sorgulamaktan çekinen bir nesil yaratmaya çalıştılar. Ama, karşılarında sokakları kasıp kavuran bir nesil buldular" dedi.

Bir diğer öğrenci, "Bizler orada belli bir amaçla Taksim’e yürümek istedik. Çünkü Taksim bir noktada, özgürlük ve direnişin sembolü haline gelen, bunu sağlayan yerlerden biriydi” ifadesini kullanırken diğeri “Muhalefetin ayrışma lüksü yok. Ayrışırsak bizi dağıtacaklar. Günün sonunda bir bakmışız, bir uyanmışız, konuşamıyoruz, ağzımızı bantlamışlar" dedi.

'VERDİĞİM İLK OYDU'

19 Mart operasyonlarıyla başlayan öğrenci hareketine ilişkin bazı gençlerin ANKA'ya verdiği demeçler şöyle:

- "Belediye seçimlerinde verdiğim ilk oydu. Verdiğim ilk oyun iptal edilmesi, halkın iradesinin gasp edilmesidir. Sadece oyumla yönetimde etki yaratabiliyorum. Yapabileceğim her şeyi ortadan kaldırıyorlar. Yapabileceğim hiçbir şey yokmuş gibi hissediyorum.

Gençlerin hiçbirinde umudun zerresi kalmadı. Şu anda sağcı ve solcu diye bir ayrım yaratılmaya çalışılıyor. Biz burada sadece hak arıyoruz. Biz sağ-sol savaşı yapmıyoruz. Halk sadece verdiği oya sahip çıkıyor."

'MUZ CUMHURİYETİ DEĞİLİZ'

- "Benim de diplomam var. Diplomam iptal edilebilir, adaletsiz bir şekilde yargılanabilirim. Biz bunların yaşanmasını istemiyoruz. Biz bir muz cumhuriyeti değiliz. Atatürk’ün gençleri olarak; hakkımıza, laikliğimize sahip çıkmak için buradayız."

'GENÇLİĞİMİZ, ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ TEHLİKEDE'

- "Vakıf ve devlet üniversitelerinde bağımsızlık durumu büyük tehlikede. Rektörlerimiz ya devlet tarafından atanıyor ya devlet tarafından destekleniyor. Buraya bağımsız üniversiteler için geldik. Gençliğimiz, özgürlüğümüz ve geleceğimiz de tehlikede.

- Bunu protesto etmeye geldik. Gidişatın farkındayız. Sabrımızı taşıran nokta da oylarımızla seçtiğimiz belediye başkanlarının görevden alınması oldu. Böylece kendimizi ifade edebilmek için alanlara, meydanlara çıkmaya başladık. Bunun devamı da gelecek. Günlerce rahatsızlık vermeye devam edeceğiz. Şimdiden kusura bakmayın."

'MÜCADELEYİ BÜYÜTMENİN TAM SIRASI'

Forumun kapanış konuşmasında ise şu ifadelere yer verildi:

- "Bugün üniversite özneleri olarak bir araya gelip, tartışmalarımızı yaptık, kendi çözümümüzü ürettik. Bir kez daha, üniversitelerinin akıbetinin belirleyicilerinin de karar vericilerinin de biz olduğumuzu gösterdik.

- Omuz omuza yürüdüğümüz tutsak arkadaşlarımızın sesini buralara taşıdık. Bizleri, baskı ve sindirme politikalarıyla yıldırmaya çalışan AKP iktidarının gençlikten göreceği daha çok şey olduğunu biliyoruz. Bizleri yıldıramayacaklarının bilinciyle, haklılığımızın cüretiyle hareket etmeye devam ediyoruz.

- Beyazıt’ta atılan tohumun, memleketin dört bir yanında nasıl filizlendiğini gördük. Şimdi bu mücadeleyi büyütmenin tam sırası. Mücadelenin öncüsü olan biz üniversite öncülerini ne gözaltılar, ne tutuklamalar ne de baskılar durduracak."