Ünlü doktor açıkladı: Kanser riski nedeniyle mutfağından attığı 4 ürün

Çoğu uzman ızgara ve fırınlamada kullanılan alüminyumun gıdalara geçse de bunun sağlık sorunlarına yol açmayacağını söylüyor. Ancak Pacha’ya göre kullandığınız alüminyum az da olsa yemeklerin içine sızabilir.

Jambon, pastırma, sosis, domates, turunçgiller ve sirke bazlı soslar gibi asidik ya da çok tuzlu yiyecekler de alüminyum parçacıklarının yemeğe sızmasına yol açabilir.

Pacha hemen olmasa da zaman içinde ortaya çıkabilen alüminyum zehirlenmesinin böbrek hastalıklarıyla, nörotoksisite (sinir dokusunun toksinlerden zarar görmesi) ve Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklarla bağlantısı olabileceğini söyledi.

Ayrıca alüminyum zehirlenmesi kalsiyum emilimine müdahale ederek kemiklerin zayıflamasına da neden olabiliyor. Bu yüzden Pacha alüminyum folyo yerine paslanmaz çelik fırın tepsileri kullanılmasını öneriyor.

Pacha’nın uyarılarına karşılık Avrupa Alüminyum Folyu Derneği, söz konusu ürünün “doğru bir şekilde kullanıldığı müddetçe yemekleri paketleme aracı olarak tamamen güvenilir” olduğunu iddia ediyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve ABD’nin Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) de haftada vücut ağırlığının iki miligram altında kalan alüminyum seviyelerinin sağlık sorunlarına yol açmayacağını belirtiyor.

Ancak Pacha’nın da dikkat çektiği üzere yemek pişirme sırasında alüminyum folyo kullanmanın uzun vadede zararları dokunabiliyor.

Suudi Arabistan’da yapılan bir çalışmada alüminyum folyoda bir saat boyunca pişirilen etten sızan alüminyum folyo miktarının 0,97 ila 3.08 miligram arasında değiştiği görüldü. Alüminyum sızıntısı en çok balıkta, en az da tavukta görülmüştü.

Pacha ikinci olarak kokulu çöp poşetinin kullanılmaması gerektiğini söylüyor.

Bu poşetlerin talyum ve uçucu organik bileşikler (VOCs) gibi kimyasallar içerdiğini belirten Pacha, bunların baş ağrısını, astımı ve daha da kötüsü solunum sıkıntısına yol açabileceğini söylüyor.

Uçucu organik bileşikler, havaya gaz olarak salınan, akciğerlere ve kan dolaşımına sızan ve hücreleri tahriş eden kimyasallar.

Çevre Koruma Ajansı (EPA) bu kimyasalların kısa vadede beyne doğru gidebileceğini ve sersemlik, baş ağrısı ve görme bozukluklarına yol açabileceğini belirtiyor. Uzun vadedeyse kalp ve akciğer sorunları, üreme sorunları, hormonal bozukluklar ve hatta kansere bile neden olabiliyor.

Bu kimyasallar çöp torbalarına güzel koksunlar diye ekleniyor. Ancak Pacha kokusuz çöp poşetleri tercih etmenin daha iyi olacağını belirtiyor.

Doktorun yasakladığı üçüncü şey ise tohum yağı. Kanola, mısır, soya, ayçiçeği ve üzüm çekirdeği gibi yağların “yemeklerden ziyade makinelere daha çok yakıştığını” söyleyen Pacha “Bu yağları kullandığımızda HNE gibi enfeksiyona yol açıcı ürünler üretiyorlar. Bunlar da kronik hastalıklara yol açıyor” diye uyarıyor.

Pacha tohum yağının daha sağlıklı alternatifinin ise tereyağı, sade yağ ve iç yağı olduğunu belirtiyor.

Öte yandan Stanford Üniversitesi Tıp Okulu’nda profesör Christopher Gardner ise tohum yağlarından korkulmaması gerektiğini söylüyor. Bu yağlar omega-6 içerse de bağlantılı oldukları enfeksiyon miktarının zararlı olduğunun görülmediğini belirten Gardner, Amerikan Kalp Derneği’ne verdiği demeçte “İnsanlar bu yağla yemek pişiriyor. İçiyor değiller. Yemeğe biraz yağ eklenmesi gerektiğinde bitki yağları ya da tereyağı kullanılabilir” diyor.

Pacha’nın son yasağı ise plastik çatal kaşıklar! Plastiklerin sitren ve benzin gibi kanserojen kimyasallar içerdiğini belirten Pacha, plastik tabağı mikrodalga fırına asla sokmamak gerektiğinin altını çiziyor.

Ayrıca bu yumuşak malzemenin çocuklar için de zararlı olduğunu belirten Pacha, bulduğu her şeyi ısıran çocuklara değindi.

Viyana Üniversitesi’nde patologlar da 2023’teki çalışmalarında küçük polisitren parçacıklarının bulaştığı yiyecekleri tükettikten iki saat sonra bu kimyasalların beyni işgal ettikleri konusunda uyarıyor.

Çalışmayı yürüten Lukas Kenner, “Plastik parçacıklar beyinde enfeksiyon, nörolojik bozukluk ve hatta Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların riskini artırabilir” diye uyarıyor.