Sağlığın bozuk olması insanların kendilerini daha izole ve yalnız hissetmelerine neden oluyor. Ama son araştırmalar tam tersinin de mümkün olduğunu gösteriyor. Yani yalnızlığın kendisi de sağlığın bozulmasına yol açabiliyor.
Şimdi araştırmacılar ikinci durumun neden mümkün olduğu sorusunun bilimsel yanıtına ulaştı: Yalnızlık birçok hastalığa ve hatta ölüme neden olabilen protein düzeyleriyle ilişkilendiriliyor.
Dünya Sağlık Örgütü geçen yıl sosyal izolasyonun ve yalnızlığın dünya genelinde büyük bir sorun olduğunu ilan etti. Cambridge Üniversitesi'nin hazırladığı çalışmanın yazarlarından biri olan Prof. Barbara Sahakian, "Bence buradaki mesaj insanların hem ruh sağlıkları ve refahları hem de fiziksel sağlıkları için diğer insanlarla iletişim halinde kalmaları gerektiği" dedi.
14 YILLIK ARAŞTIRMA
Nature'de yayınlanan çalışmada araştırmacılar UK Biobank projesine katılan 42 binden fazla kişinin verilerini kullandı.
Burada amaç toplumdan kopuk yaşadığını bildiren yüzde 9,3'lük kesim ile kendini yalnız hissettiğini anlatan yüzde 6,4'lük kesimin kanındaki protein seviyelerinin, yalnız olmayanlardan farklı olup olmadığını araştırmaktı.
Yaş, cinsiyet, eğitim seviyesi, sigara ve alkol tüketimi gibi faktörleri de hesaba katan ekip, sosyal izolasyonla bağlantılı 175, yalnızlıkla bağlantılı da 26 protein buldu.
Proteinlerin çoğu sosyal izolasyonda olduğunu ya da kendini yalnız hissettiğini söyleyenlerde daha yüksek seviyelerdeydi ve enfeksiyon, antiviral tepki ve bağışıklık sistemiyle bağlantılıydı.
Araştırmacılar sonra ortalama 14 yıllık bir süreçte katılımcıların sağlık durumlarını izledi. Çin'deki Fudan Üniversitesi'nden ve araştırmanın başyazarlarından olan Dr. Chun Shen "Bu proteinlerin yüzde 90'ının yüksek ölüm oranıyla bağlantılı olduğunu tespit ettik" dedi. Buna ek olarak söz konusu proteinlerin yüzde 50'si kalp hastalıkları, tip 2 diyabet ve felçle bağlantılı.
YALNIZLIK MI PROTEİNDEN ÇIKAR, PROTEİN Mİ YALNIZLIKTAN
Bilim insanları Mendel randomizasyonu denen bir yöntemi kullanarak iki sorunun cevabını da aradı. Bunlardan ilki sosyal izolasyon ya da yalnızlık eğilimi gösteren genetik özelliklere sahip kişilerin protein seviyelerinin daha yüksek olup olmadığıydı.
İkincisiyse protein seviyelerinin yüksek olmasına neden olan genetik varyantlara sahip kişilerin sosyal davranışlarının nasıl etkilendiğiydi.
Bu genetik varyantların yaygın olduğu hesaba katıldığında bu yaklaşımla protein seviyelerinin sosyal izolasyon ya da yalnızlığın nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu ortaya çıkabilir.
Araştırmacılar bu proteinlerin hiçbirinin sosyal izolasyon ya da yalnızlığa sebep olmadığını buldu. Ancak yalnızlık beş proteinin seviyelerini etkiliyordu. O beş proteinin hepsi de enfeksiyon ve metabolik göstergelerle ilgiliydi.
Bu beş protein yalnızlık ile kalp hastalıkları, felç ile ölüm arasındaki ilişkiyi kısmen açıklıyordu. Ayrıca içlerinden dördü duygusal ve sosyal süreçlerde görevli beyin bölgelerinin hacmi ve beynin vücudun durumunu algılamasıyla ilişkilendiriliyordu.
Shen bunun yarattığı etkinin büyük olmadığını belirtiyor. Ancak ADM olarak bilinen bir protein seviyesinin yalnızlık ve dört hastalık ile ölüm riski arasındaki ilişkinin yaklaşık yüzde 7,5'ini açıklayabildiğini de sözlerine ekliyor.