Önümde iki metin duruyor.

Birbirlerini tamamladıkları düşünülebilir ya da farklı oldukları.

Birincisini 29 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum kaleme aldı.

Uçum dedi ki:

“Türkler ve Kürtler… Bir dönem etnik temelli sorunların yaşanmış olması çözüm için siyasi mühendislik ürünü olan iki ayrı ulus tezini savunmayı gerektirmez. İki ulus tezine meyletmek emperyalist stratejilere alan açar. Yapay etnik sorunlar üreten, yaşanmış sorunları da istismar eden emperyalist güçler Türkiye’nin bölünmesi için geliştirdikleri ‘dış Kürt sorunu’nu Türkler ve Kürtler iki ayrı ulustur, projesi üzerine bina etti. Bu proje bağlamında ileri sürülen ‘iki uluslu tek milli/üniter devlet olmalı’ görüşü tuzaktır ve gerçeğe aykırıdır. Kendi içinde çelişkilidir. Böyle bir devletin kurulması ve sürdürülmesi mümkün değildir.”

Mehmet Uçum’un bu tespitini, 31 Aralık’ta Rus medyasından Ortadoğu uzmanı Andrey Ontikov’la birleştirebiliriz. Ontikov, ABD’nin uzun vadede Türkiye için bir tehdit oluşturduğunu, çünkü (ABD’nin) bağımsız bir Kürdistan oluşturmayı planladığını ifade etti. Siyasi analist, gelecekte kurulması planlanan Kürt devletinin, Suriye ve İran topraklarının yanı sıra Türkiye’nin büyük bir kısmını da kapsayabileceğini öne sürdü.

15 Temmuz’un paradigması

İkinci metin 31 Aralık 2024’te MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından kaleme alındı. Bahçeli dedi ki:

“İlkel, iradesiz ve inkarcı anlayışın hastalıklı bir uzvundan ibaret olan bugünkü yamalı ve yaralı muhalefet ne söylerse söylesin, bölücü terörün ülke gündeminden çekip çıkarılmasından korkup çekinen melez ve devşirme sözde milliyetçiler hangi iftiralarla avunursa avunsun, Türkiye iki asırlık ağırlığından kurtuluş için inisiyatif almıştır. Büyük çapta Türk-Kürt kardeşliğiyle inşa ve ihya edilen Türk milleti kimliği yeni yüzyılın demokratik itibarı, haysiyet ve hürriyet timsali olmayı hak etmektedir. Ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç hiç yoktur. Olan ve olması gereken milli beka ve gelecek adına muhataplarının aktif, ön şartsız, hesapsız, hilesiz, güven veren ve hasbi şekilde devreye girmesidir.”

Bu arada Abdullah Öcalan’ın, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’le İmralı’dan gönderdiği özet mektubun şu tespitini de hatırlatmakta fayda var: “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.” Öcalan’ın cümlelerindeki çarpıcı kelime “yeni paradigma”.

15 Temmuz 2016 sonrası AKP’ye açıktan destek veren MHP’nin “beka” üzerinden yeni paradigmaya hayat verdiğini biliyoruz.

Ezber bozan “milliyetçilik”

1 Ekim’den bu yana yaşananlara baktığımız zaman da yeni bir paradigma karşımıza çıktı.

Paradigmatik dönüşüm; eski oyunu yeni kurallarla oynamak! 2009’da başlayan ve 2015’te son bulan “çözüm” süreci yani eski oyun 2024’te yeni kurallarla oynanıyor. Burada Beştepe; ulus-devlete vurgu yaparken Bahçeli de “Ortada yeni çözüm-açılım süreci yok” diyor ve ezber bozan bir milliyetçilikle, “Türk milletinin büyük çapta Türk-Kürt kardeşliğiyle inşa ve ihya edildiği” tezini savunuyor. MHP liderinin vurgularında, 1923 Cumhuriyet’e atıfta bulunmadığının notunu düşelim ve 1806’da Babanzade Abdurrahman Paşa isyanından bu yana “Türkiye iki asırlık ağırlığından kurtuluş için inisiyatif almıştır” değerlendirmesi yaptığını ifade edelim.

Burada sorun; ‘yeni paradigma’nın ne zaman, nasıl ve kim tarafından belirlendiği.

Anlaşılan uzun zamandır bir çalışma olduğunu -ki bunu da Bahçeli’nin şu ifadelerinden- anlıyoruz: “İmralı ile DEM Parti temsilcileri arasında 28 Aralık 2024 tarihinde gerçekleştirilen görüşme ve bu görüşmenin genel hatlarıyla medyaya yansıyan bazı bölümleri demokrasiyi, Türk-Kürt kardeşliğine bağlanan umutları nispeten takviye etmekle kalmamış hayırlı bir başlangıcın ivmesi olmuştur. Sırayı sözden eylem safhasına geçiş almalı, nihayetinde müspet ve müşahhas sonuçların kademe kademe sahnelenmesi gecikmeksizin ifa ve ilan edilmelidir. Ne müzakere ne de mütarekeden söz açılabilecektir; terörsüz ve huzurlu Türkiye’nin müteyakkız doğruluşuyla yeni yüzyılın müjde ve mükafatını ihtiva eden mütemadi manifestosu çok yakında tekemmül edecektir.”

SONUÇ: Bakalım yeni manifesto nasıl ve ne zaman olgunlaşacak (tekemmül) ve ne zaman açıklanacak? Bu arada ABD-İngiltere ve İsrail’in geliştireceği “eylemlere” yönelik de bir çalışmanın olduğunu umuyorum. Üç ülkenin de “Birleşik Suriye” konusunda ortak düşünceye sahip olduğu biliniyor.