Hayatım, terör örgütü propagandası yapmışım. Ama hangi terör örgütünün propagandası yaptığımı anlamak için bütün terör örgütleriyle bağlantımı araştıracaklarmış. Fakat bu iddianame hazırlanırken benim bağlantımın olup olmadığını araştıracakları HTŞ de vardı. Suriye’de yaşananları görüyorsun. Belli ki terör örgütü listesinden çıkaracaklar. Onu ne yapacaklar bilmiyorum.”
Bu cümleler mahallemizin “ablası” gazeteci Ayşenur Arslan’a ait.
Arslan bu cümleleri kurduğunda aklıma 24 yıl önce okuduğum bir kitap geldi: Vatandaş Abuzer… Yücel Sarpedere’nin Evrensel Basım Yayın’dan çıkan bu kitabını. Elinde taşıdığı günlük gazeteyi “şifre” zanneden siyasi şube polisleri, sokak ortasında karga tulumba gözaltına alır Abuzer’i. Hakkında yapılan soruşturmalarda herhangi bir siyasi bağlantısı bulunamamasından dolayı, yasadışı sol bir örgütün üst düzey yöneticisi olduğu düşünülerek “azılı komünist” diye değerlendirilir. Kara mizahın kitaplarından birisi hangisi diye sorarsanız, Vatandaş Abuzer derim!
Dün, Arslan’ı aradım.
Neden mi? Çünkü; İçişleri Bakanlığı önünde 2 Ekim 2023 tarihinde düzenlenen bombalı terör saldırısı hakkında televizyon programında yaptığı açıklamalar nedeniyle Ayşenur Arslan hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Arslan’ın “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 1 yıl 6 aydan, 7 yıl 6 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.
HTŞ, FEC, EL KAİDE, DEAŞ, PKK/KCK araştırılsın
Olayın geçmişini hatırlatayım:
Tarih 1 Ekim 2023… Sabah 09.30 sıralarında İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü giriş kapısı önüne ticari araçla gelen 2 PKK’lı terörist bombalı saldırı eyleminde bulundu. Teröristlerden biri kendini patlattı, diğer terörist etkisiz hale getirildi. Açılan ateş sırasında 2 emniyet mensubu da hafif biçimde yaralandı.
Tarih 2 Ekim 2023… Ayşenur Arslan, terör saldırı sonrası Halk TV yayınında şu sözleri kullanmıştı: “Belki o kendisini patlattı denilen kişi, terörist, üzerinde ya da arabada uzaktan kumandalı patlayıcı olduğunu bilmiyordu. Çünkü o kadar manasız ki gelip hiçbir şey yapamadan… Efendim ‘İşte bir PKK’lı teröristin öcünü alıyorlardı.’ Yahu hiçbir şey yapamadan ölünmez. Her şey bana sorarsanız aykırı. Durup dururken kendisini patlatmış… Ama esas olarak bu benim -hem çok film izlerim hem de Türkiye’de yaşıyorum- aklıma takılan şeylerden birisiydi. İddia da edemem elbette. Bir fantezi olarak görüp geçin. Ama bir arabanın şoförü öldürülerek… Neden Ankara’da bir araba… O kadar kolaydır ki kilidiyle açacaksınız, düz kontak yapacaksınız, bombayı (yükleyip) gideceksiniz. Ankara’da bunu yapmak varken neden Kayseri’de birini öldürerek (yapıyorsun)…”
Bu cümlelerin ardından Arslan hakkında soruşturma başlatılmıştı. Burada ilginç bir gelişme yaşandı. Mahkemenin tensip zaptında şu cümleler kuruldu: “Sanık hakkında HTŞ, FEC, ENC, EL KAİDE, DEAŞ, PKK/KCK silahlı terör örgütleriyle ilgili olarak işlem kaydının bulunup bulunmadığı hususunda arşiv sorgusunun yapılarak düzenlenecek evrak ve eklerinin mahkememize gönderilmesi için İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına oybirliği ile karar verildi.”
Şimdi iddianame kabul edildi ve Ayşenur Arslan da haklı olarak sordu: “Bu iddianame hazırlanırken benim bağlantımın olup olmadığını araştıracakları HTŞ de vardı. Suriye’de yaşananları görüyorsun. Belli ki terör örgütü listesinden çıkaracaklar. Onu ne yapacaklar bilmiyorum.”
“Salomanje örgütünü kurduk”
Sonra arşivime döndüm.
21 Ocak 2021’de yazmışım: ‘Teröristlerin anası’ Ayşenur Arslan’ın örgütünü açıklıyorum: Huzur Bozanlar Derneği’ni duydunuz mu? 1974’te kurulmuş! Ben yeni duydum… Kuran kim mi? Bugün “Teröristlerin anası” diye hedef gösterilen Ayşenur Arslan! Şaşırmayın… TRT’de çalışırken kadınlarla Huz-Bor’u kurdu… Ve gazetecilik sevdasından hiç vazgeçmedi!” 7-8 kez “şüpheli” bir şekilde ifade verdi ama gazetecilikten ödün vermedi.
12 yıl önce de “Fetullahçıların rüzgarının” estiği yıllarda “Peki, alınırsanız neden alınırdınız; KCK mı, Devrimci Karargah mı, Ergenekon mu?” sorusuna yeni bir örgüt ismi vererek yanıt vermişti: “Soner Yalçın ve Ahmet Hakan’la birkaç kere öğle yemeği yemiştim Nişantaşı’nda, Salomanje’de... Gerçi Ali Saydam vardı, Hıncal Uluç vardı, birkaç genç arkadaşımız daha vardı. Salomanje örgütünden götürülebilirim… (10 Ocak 2021/Yeni Harman)”