İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut’a 50 bin liralık tazminat davası açtı. Bulut, geçen nisan ayında sosyal medya hesabı X’ten yaptığı paylaşımda İmamoğlu için şu cümleleri kurmuştu:

“Sizinle bir cümle paylaşacağım, not edin, tartışacağız, göreceğiz. Ekrem İmamoğlu Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti için bir milli güvenlik sorunudur! Medyamız gerçek analiz kabiliyetine ulaşınca bu tezin içini doldurmayı başaracaktır umarım! Not alın. (13 Nisan 2024)”

Aylar önce atılmış ve İmamoğlu tarafından mahkemeye taşınmış bu sosyal medya paylaşımı nereden mi çıktı?

Anlatayım…

“Devlet ufkuna” bakıp “neden” diye sorun

Sabah Gazetesi’nin önemli yazarlarından Okan Müderrisoğlu 15 Mart’ta köşesinde “Ankara ve Ekrem İmamoğlu!” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Dedi ki:

“… Ama mesleki tecrübemle gördüğüm bir başka hususu söyleyeyim. Ekrem İmamoğlu, Ankara’ya güven vermiyor! Evet, evet... ‘Devlet’ dediğimiz o canlı organizma, farklı kurum ve kuruluşları ile İmamoğlu’na kuşku ile bakıyor. Amaca ulaşmak için her aracı mubah gören tarzı, siyasal ikbali için girdiği girift ilişkileri, gözünü küresel odaklardan ayırmayan politik tutumu, itimat telkin etmiyor. Yani... Olup bitenlere AK Parti ve Külliye penceresinden bakmayı alışkanlık edinenlerin, bu perspektifin çok ötesindeki ‘devlet ufkuna’ da bakıp ‘Neden?’ diye sormaları gerekiyor! (15 Mart 2025/Sabah Gazetesi)”

Bu yazıda iki tespit önemli.

Birincisi “Gözünü küresel odaklardan ayırmayan politik tutumu...”

İkincisi de “devlet ufkuna bakıp…” Aslında 2023 seçimleri öncesinden bu yana İmamoğlu’nun “cumhurbaşkanlığı adaylığı” tartışmalarında ‘devlet’in kararı “Kemal Kılıçdaroğlu” diye konuşuluyordu. Çünkü; İmamoğlu’nun “uluslararası ilişkilerde” aldığı destek ve ‘devlet’in çizdiği yol haritasında “kim ne kadar yerli ve milli?” sorusuydu. Yiğit Bulut’un sosyal medya paylaşımı da bu nedenden dolayı “önemsenecek” bir paylaşımdı ve masalarda konuşuluyordu. Ancak Kılıçdaroğlu’nun adaylığına destek veren “devlet aklı” daha sonra farklı bir çizgiyi savunmuştu.

Nasıl mı?

“Kazanabilecek adaydan”, “kazandıracak adaya”

Bu konuda bir hatırlatma yapmamda fayda var.

9 Mart 2023’te yani cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce şu yazıyı kaleme almıştım:

İki tespit…

İlki 17 Aralık 2022’de. Okuyalım:

“… Öte yandan sanki verilen karar kesinmiş gibi sanki hemen siyasi yasak verilmiş gibi bu kararı istismar eden dış ve iç çevrelerin hangi hesaplarla hareket ettiğini de dikkate almak gerekiyor. Bu karar üzerinden ‘kazanabilecek aday’ operasyonunu canlandırma çabası net görüldü. Sayın Kılıçdaroğlu’nun önünü kesme gayretlerinin artacağı anlaşılıyor.”

İkincisi de 3 Mart 2023’te.

Okuyalım:

… Akıl oyunlarıyla 2023 seçimlerine operasyon yapmaya çalışanların “kazanacak aday” projesinin tutmadığı anlaşıldı. Şimdi “adayı kazandırma” projesine geçecekler gibi. Boşuna çaba. Oysa asıl mesele ‘seçmeni kazanmak’. Bunu başaracak liderin yine CB Erdoğan olacağı net görülüyor.”

Üç ay arayla yapılan iki tespit kimin mi? Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’a ait.

Neden Uçum’un bu değerlendirmeleriyle başladım?

Çünkü; 2 Mart’tan bu yana Millet İttifakı cenahına odaklanan bakışın bir de Beştepe tarafına bakılması için! Anlaşılan o ki, “Kazanacak aday” projesinin “uluslararası operasyon” olduğunu düşünenler bugün yeni projenin “Kemal Kılıçdaroğlu’nu kazandırmak” olduğunu iddia ediyor. Bu tartışma aslında Altılı Masa kurulduğunda başladı ve masanın “ABD-Batı” tarafından oluşturulduğu dillendirildi. Bunun en somut örneğini de iktidara yakın gazeteciler dışında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ağzından duyduk:

“… Mahkeme kararının hitamında, senaryosu önceden yazılmış filmin Saraçhane’de gösterime sokulması da kategorik bir operasyondur. Nitekim operasyonun hedefi CHP Genel Başkanıdır. (15 Aralık 2022/Devlet Bahçeli/Sosyal medya paylaşımı)”

“… Saraçhane tiyatrosu tutmaz. Kılıçdaroğlu’nu katakulliye getirip İmamoğlu’nu parlatma amacının Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesiyle ilgili olduğu kesindir. CHP ve 6’lı Masa tamamıyla yabancıların güdümündedir. Kılıçdaroğlu adaysan çık söyle, korkma… (18 Aralık 2022/Devlet Bahçeli/Mersin mitingi)”

Şimdi yapılan açıklamaları arka arkaya okuduğumuzda ve birleştirdiğimizde iktidarın (Bahçeli de dahil) gelişmeleri nasıl okuduğunu iddialar üzerinden değerlendirebiliriz:

- Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemeyen ve “kazanacak aday” konusunda ısrarlı olanlar hareket halinde. Bu ısrarı yapanlar Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday olmasını istiyor.

- İmamoğlu’na getirilmek istenen siyasi yasak ve Saraçhane’de İYİ Parti lideri Meral Akşener’in öne çıkması projenin önemli ayağı.

- Bu süreçte Kılıçdaroğlu adaylığını açıklamalı ve geri adım atmamalı.

- Akşener’in masadan ayrılması ve geri dönüşü, kazanacak adaydan ‘adayı kazandırma’ya evrildi. İki belediye başkanının ismi bu yüzden başkan yardımcılığı için bildiriye konuldu.

Gelinen noktada, iktidar cenahı “korkma, aday ol” dediği CHP liderinin de artık uluslararası destek aldığına inanıyor! Beştepe ve MHP üzerinden yaptığımız okumayı destekleyen bir başka olgu da şu: Erdoğan ve kurmaylarının seçim sürecinde “Türkiye’nin yeniden inşası” sloganı dışında “yerli-milli-gayrı milli” tartışmalarını da gündeme getirecek.

SONUÇ: 14 Mayıs 2023 seçimlerinden önce yaşanan tartışmanın bugüne evrildiğini bir kez daha görüyoruz. Ve bugün yine ‘devlet’in Ekrem İmamoğlu’na güvenmediği açıkça yazılıyor. Hangi devlet sorusunaysa yanıt veren yok!