Uruguaylı sosyalist gazeteci-yazar Eduardo Galeano’nun şu cümlelerini zaman zaman mırıldanırım: “Ben basit bir iyi futbol dilencisiyim. Elimde şapkam, dünyanın dört bir yanını geziyor ve stadyumlarda yalvarıyordum: Tanrı rızası için, güzel bir maç lütfen!”

Evet! Nerede iyi futbol görsem seyrederim ya da futbolla ilgili “derinlikli” bir kitap bulursam okurum. Bu pazar sizleri son okuduğum “Futbol Yuvarlaktır/Nihat Özdal/Kırmızı Kedi Yayınevi” kitabıyla buluşturmak istedim. Neden mi?

Haydi başlayalım…

Kitabın önsözünü usta şair-yazar Enis Batur yazmış. Eeee… Batur’un önsözünü yazdığı bir kitap da okunur değil mi: “Futbolun incelikten yoksun bir spor türü sayılmasına katılmıyorum her şeyden önce. Teknik, hüner, organizasyon, ekip çalışması açısından bakıldığında ince bir spor dalıdır futbol. Şostakoviç gibi bir bestecinin takımının maçını izlemek için trenle Moskova’dan Bakü’ye gitmesini başka gerekçelere dayandırmak şart değildir. Bizim edebiyatımızda Orhan Kemal’den Haldun Taner’e ve Ülkü Tamer’e sıkı fıkı olmuş örneklere şimdi yeni kuşağın önde gelen şairi Nihat Özdal katılıyor Futbol Yuvarlaktır ile güçlü bir serbest vuruş!”

Futbol yuvarlaktır - Resim : 1

Kalede Kafka, teknik direktör Nazım!

Bize hayal kurduran yazar Özdal öyle bir ilk on bir kuruyor ki… Adı da “Dünya Edebiyatı Futbol Kulübü”:

Kaleci: Franz Kafka- Dünyanın absürtlüğüne ve baskıya karşı dirençli duruşuyla, kalede sağlam bir bekçi olurdu.

Defans: Ernast Hemingway- Güçlü, keskin ve doğrudan tarzıyla defansın sağlam kalesi.

Defans: Leo Tolstoy- İnsan doğasını derinlemesine anlama yeteneğiyle, rakip atakları öngörür.

Defans: Virginia Woolf- Derin düşünceli ve keskin sezgileriyle defansın stratejik yönünü güçlendirir.

Defans: Edgar Allan Poe- Katanlık ve gizemli tarzıyla rakipleri şaşırtır.

Orta saha: William Shakespeare- Oyun kurucu olarak, oyunun her yönünü ustalıkla yönetir.

Orta saha: Gabriel Garcia Marquez- Büyük gerçekçilikle oyunu dönüştürebilir, beklenmedik oyun açılımları yaratır.

Orta saha: Jane Austen- Toplumsal zekasıyla oyunu okur ve mükemmel paslar dağıtır.

Forvet: Dostoyevski- İnsan ruhunun derinliklerinden güçlü vuruşlar yapar.

Forvet: Charles Dickens- Hikayelerindeki gibi, karmaşık savunmaları aşacak stratejileri geliştirir.

Forvet: Sylvia Plath- Keskin ve güçlü dil kullanımıyla rakip savunmayı sarsar.

Siz de bir on bir kursanız kimleri yeşil çimde görmek isterdiniz?

Örneğin Şair Küçük İskender şu 11’i kurmuş:

“Kaleye Yahya Kemal geçsin. Defansa Necip Fazıl, Behçet Necatigil, Melih Cevdet, Oktay Rıfat, orta sahaya Edip Cansever, Sezai Karakoç, Ece Ayhan, ileriye Attila İlhan, İlhan Berk ve Cemal Süreya. Sık sık tribüne gönderileceğini biliyorum ama, teknik direktör Nazım Hikmet.”

Gol şiirseldir, futbol hayattır

Örneğin şair Ahmet Erhan’ın futbolcu olduğunu ve futbolu neden bırakmak zorunda kaldığını biliyor muydunuz: “Adana Demirspor’da oynardım futbol. Adıyaman’ın sağ beki, kaval kemiğime bir girişti, kırıldı kemiğim. Benim de küsme huylarım vardır, sonuçta futbola küstüm ben. Hatta şu anda sanki şiirle de ona benzer bir mecra üzerinde gibiyim, hatta her kitapta şiiri bırakıyorum.”

Peki futbolda hangi anlar şiirseldir? “Gol”den devam edelim:

“Gol anını, taraftarlar büyük bir sanatsal deneyim olarak yaşar, her gol, oyunun naratifinde bir dönüm noktası sunar ve tıpkı etkileyici bir sanat eseri gibi, izleyiciler üzerinde derin bir etki bırakır. Pier Paolo Pasolini, ‘Futbolda bazı anlar yalnızca şiirseldir: gol anları. Her gol bir buluş, bir kod ihlalidir; her gol kaçınılmazlık, parıltı, hayret ve geri dönülmezlik taşır. Tam da şiirsel bir kelime gibi. Her yılın gol kralı, o yılın en iyi şairidir. En çok gol atılan maç, en şiirsel olanıdır’ diyor.”

Evet… Futbol kolektif bir oyun ve paylaşımcı. Yeteneğiyle öne çıkanlar yıldız ama takım oyununda olurlarsa. Messi, Arjantin Milli Takımı’nda zayıf Barcelona’da efsane!

Evet… Futbolun siyasetle de ilgisi var. Çünkü; geçici ittifaklar ve sürekli rekabetler oyunu. Tıpkı siyaset gibi, sadece toplar ve sahalar farklı.

Son söz mü: Futbol bir temsil değil, hayattır.