İki açıklamayı derinleştirelim.
Birinci açıklama…
Abdullah Öcalan’ın “Tüm gruplar silah bıraksın” açıklamasının ardından omurgasını terör örgütü PKK/YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adına konuşan Mazlum Abdi, bu çağrının “Suriye’deki Kürtlerle ilgili olmadığını Türkiye’nin iç politikasıyla ilgili olduğunu”söyledi. Washington’daki bir basın kulübünün toplantısına video konferans yoluyla katılan Abdi şu ifadeleri kullandı: “Çağrı doğrudan bizim bölgemiz için değildi. PKK ile Türkiye arasındaki ilişki ve barışın sağlanması, bölgemiz üzerinde de etkili olacaktır.”
İkinci açıklama…
PKK/PYD’nin eski eşbaşkanı Salih Müslim, Al Arabiya’ya yaptığı açıklamada “Abdullah Öcalan’ın açıklamalarına katılıyoruz. Siyasi bir grup olarak faaliyet göstermemize izin verilirse silah bırakacağız” dedi.
Mazlum Abdi’yle Salih Müslim arasındaki çelişkiyi fark etmişsinizdir. Birisi çağrıyı üzerine almadı diğeriyse olumlu karşıladı.
Bu açıklamaları YPG/İsrail ilişkisi üzerinden okuduğumuzda daha anlamlı olabileceğini düşünenlerdenim.
Bir not da şu:
Öcalan’ın çağrısına “Çağrı doğrudan bizim bölgemizle ilgili değildi” yanıtını veren Abdi için PYD/YPG içinde de “homurdanmalar” olduğu, “Nasıl Abdullah Öcalan’ı dinlemiyor” eleştirileri yapıldığı iddialar arasında.
1948’den bu yana süren ittifak
İlk önce tarihsel bilgiyle paylaşalım.
İsrail devleti 1948 yılında kuruldu. Arap-İsrail Savaşı sırasında, Kürt nüfusun yoğunlukla yaşadığı bölgelerdeki Yahudi Kürt nüfusu da yaşanan sorunlardan dolayı İsrail’e göç etti.
Açık kaynaklara göre; bugün İsrail’deki 200 bin ila 500 bin arasında olduğu tahmin edilen Kürt nüfusun kökleri bu topluluğa dayanıyor.
Yine 1961-1970 arasında yaşanan Eylül Ayaklanması adı verilen ilk büyük savaş sırasında İsrail, Irak’a karşı savaşan baba Mustafa Barzani güçlerine destek vermişti. İsrail bu dönemde peşmergeye askeri eğitim vermiş, baba Barzani en bildiğimiz kadarıyla iki kez İsrail’i ziyaret etmişti.
Bitmedi…
Irak hatırlanacağı üzere 2003 yılında Amerika tarafından işgal edildi. Saddam Hüseyin’in devrilmesinin ardından İsrail, Kürt bölgesiyle temaslarını daha da artırdı. O bölgeden çıkarılan ham petrolün yarısının da İsrail’e satıldığı biliniyor. Baba Barzani’den sonra 2017’ye kadar Irak’ın kuzeyini yöneten Mesut Barzani de İsrail ile ilişkileri hep olumlu seviyede tuttu. Yine bildiğimiz; İsrail Başbakanı Netanyahu “Irak Kürdistanı”nın bağımsız olması gerektiğini söyledi.
Bugüne gelecek olursak…
Neçirvan Barzani iktidarında İsrail’le ilişkiler en üst seviyede diyebiliriz. 2017 yılında bölgesel parlamento tarafından alınan ve Irak merkezi hükümeti tarafından tanınmayan bağımsızlık yolundaki kararı ilk destekleyen de İsrail’di.
Kritik telefon görüşmesi
Uzmanlara göre, İsrail aslında Kürtler’i düşmanlarıyla arasında bir tampon olarak görüyor. Buradan çıkarılan ham petrol, yakıta ihtiyacı olan İsrail’in en önemli kaynaklarından biri.
Unutmayalım…
28 Eylül 2024’te Köln’de Öcalan için düzenlenen bir mitingde İsrail bayrakları açılmıştı. 10 Kasım’da, Erdoğan’ın Suriye ve Irak’ta PKK’ya yönelik yeni bir kara operasyonlarına hazırlanıldığı açıklamasından hemen sonra İsrail’in yeni Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Kürtler için “Siyasi bağımsızlığı olmayan büyük milletlerden biri” ve “Yahudilerin doğal müttefiki” dedi. Saar, aralık ayında da “İsrail Kürtleri savunmak için askeri bir eylemde bulunmamış olsa da onları desteklemek ahlaki ve diplomatik bir zorunluluktur. Kürtler, Batı yanlısı ve dost bir gruptur ve biz onların yanında durmalıyız” dedi.
3 Ocak 2025 tarihli Rudaw’ın şu haberini hatırlatmakta fayda var: “İsrail basını, Dışişleri Bakanı Saar’ın Rojava Özerk Yönetimi yetkililerinden İlham Ahmed ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini bildirdi. İsrail’in gazetelerinden İsrael Hayom, İsrailli yetkililere dayandırdığı haberinde Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dışişleri Büro Eşbaşkanı İlham Ahmed arasında kapsamlı bir telefon görüşmesi gerçekleştirildiğini duyurdu. Bölgedeki gelişmelerin ele alındığı görüşmede Ahmed, Suriye’deki silahlı gruplar tarafından Kürt vatandaşlara yönelik keyfi tutuklamalar ve infazlar hakkında bilgi verdi. Bakan Saar ise uluslararası meslektaşlarıyla yaptığı tüm diplomatik görüşmelerde Kürtler hakkındaki endişelerini dile getirdiğini belirtti.”
25 Şubat’ta da İsrail hükümeti ve Dışişleri Bakanlığının, SDG’nin kontrolündeki bölgelerin ve Suriye’de Kürtlerin haklarının desteklenmesi yönündeki mesajları sorulan Mazlum Abdi şu yanıtı vermişti: “Bu doğruydu ve yerinde bir tutumdu. Bu onların kendi politikalarıyla ilgili. Ancak bu açıklamalarını takdir ediyoruz.”
Evet; Mazlum Abdi’nin temsil ettiği örgütlenme yani SDG (PKK/YPG) İsrail/ABD’ye güveniyor ama daha geçen hafta Ukrayna lideri Zelenski neler yaşadı! Amerikan dış siyasetinin ‘ete kemiğe bürünmüş hali’ kabul edilen ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın ünlü “Amerika’nın düşmanı olmak tehlikeli olabilir, ama dostu olmak ölümcüldür” sözü de hafızalarda… Ayrıca Türkiye henüz Suriye konusunda Amerika ile masaya oturmadı. Bakalım süreç nereye evrilecek?