Barış Pehlivan zaten ‘Yayınlanacağını bilmiyorum’ demektedir, anlık bir reflekstir, ismi geçen kişi arıyor ve konuşmaya başlıyor. Barış gazetecilik faaliyeti yürütmüştür. Karşı taraf ‘Bunları yayınlamayın’ dememiştir. Kürşad Oğuz’un kaydettiğini biliyorum, o bana gönderdi. Sonrasında ses kaydı geldiğinde ‘Bilirkişi ile konuştu’ dediğinde Barış bana yazmaya başladı. Ben ses kaydını alıp montaja gittim. Barış’a ‘İzin var mı dava açar mı’ diye sordum. 38 yıllık gazeteciyim, 56 yaşındayım, yaptığım işin sorumluluğunu taşırım. Barış bana ‘Ağabey biz gazeteciyiz’ cevabını verince bunun izin dahilinde olduğunu düşündüm. 3 dakika sonra ekrana verildi. Kısa bir ses kaydıdır. Konuşmanın herhangi bir yerine dokunmadık. ‘İzin var mı, dava açar mı, biz gazeteciyiz ağabey, ben yayınlıyorum’ kısmı bir dakikalık meseledir. Sonrasında ‘Metin olarak yayınlasan daha iyi ağabey, dava açar’ cevabını aldım. Tüm bunlar üç dakika içinde olmuştur. Ben gazetecilik yaptım.”
Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın ifadesi böyle.
Evet…
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun CHP’nin davalarında olduğuna dikkat çektiği bilirkişi S.B.’nin konuyla ilgili ses kaydını Halk TV’de yayımladıkları gerekçesiyle ‘Bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs’ ve ‘Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması’ suçlamasıyla haklarında başlatılan soruşturma kapsamında kanaldan alınarak ifadeye götürülen Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş “kaçma, saklanma ve delilleri yok etme” şüphesiyle tutuklandı. Toktaş’ın avukatlığını yapan İlkay Sezer, Yargıtay’ın aldığı bir kararı savunmasında kullanmış.
Neydi o Yargıtay’ın aldığı karar?
Fatih Terim’in açtığı dava
Bir televizyonda yorumculuk yapan Rasim Ozan Kütahyalı, 30 Eylül 2013’te yayınlanan programda dönemin A Milli Futbol Direktörü Fatih Terim ile Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Ünal Aysal’ın aralarındaki mesajlaşmayı canlı yayında ekranlara göstermişti. Ünal Aysal ile aralarındaki mesajlaşma şeklindeki konuşmanın basına yansıması üzerine Fatih Terim avukatı Rezan Epözdemir aracılığıyla haberleşmenin gizliliğinin ihlal suçundan şikayetçi olmuştu. İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 31 Mayıs 2016 tarihinde karar çıkmıştı. Davayı karara bağlayan mahkeme, Kütahyalı’ya “hakaret” suçundan 9 bin 150 lira adli para cezası verdi. Ayrıca Kütahyalı’yı, “kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa etmek” suçundan 2 yıl hapisle cezalandıran mahkeme, sanığın pişmanlık göstermemesi üzerine cezasında herhangi bir indirim ya da erteleme uygulamadı. Kütahyalı ve Aysal’ın avukatları karara itiraz ederek davayı Yargıtay’a taşımıştı.
Yargıtay: Basın özgürlüğüdür
Temyiz incelemesi yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararı ölçüsüz bularak Kütahyalı ve Aysal lehine bozmuştu. Kütahyalı’nın sözlerinin ve yorumlarının ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı belirtilen Yargıtay’ın kararında şöyle denilmişti:
“Galatasaray Başkanı olan diğer sanık Ünal Aysal’ın eylem itibariyle gündemde ve kamuoyunun ilgisinde olan konu ile ilgili zıt açıklamaların yapıldığı bir ortamda sanık tarafından kimin doğru söyleyip söylemediği yönünde kamuyu aydınlatmak için Terim ile Aysal arasında geçen mesajlaşma içeriklerini haber vermesi eyleminde basın özgürlüğü kapsamında hareket ettiği gözetilmeden beraatı yerine mahkumiyetine karar verildi.”
(Dairemizin 10 Ekim 2018 tarih, 2018/1722 esas, 2018/9484 karar sayılı kararında yer alan “… Bir gazeteci ve televizyoncu olan sanık…’ın Galatasaray teknik direktörlüğünden ayrılarak milli takım teknik direktörlüğüne geçen ve AİHM kararlarına göre eleştiriye katlanma sınırı daha geniş olan katılan ile Galatasaray Başkanı olan diğer sanık…’ın eylem itibariyle gündemde ve kamuoyunun ilgisinde olan konu ile ilgili olarak zıt açıklamaların yapıldığı bir ortamda sanık tarafından kimin doğru söyleyip söylemediği yönünde kamuoyunu aydınlatmak için katılan ile diğer sanık arasında geçen mesajlaşma içeriklerini haber verme kurgusu ve ağır eleştiri sınırları içerisinde katılana doğrudan hakaret etme, küçük düşürme amacı taşımadan, değer yargıları içerisinde kamuoyuna sunması eyleminde basın özgürlüğü kapsamında hareket ettiği gözetilmeden beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi” şeklindeki bozma gerekçesinin sonucu bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan, kararda değişiklik yapılmasına yer olmadığına…)
Suat Toktaş’ın avukatı İlkay Sezer sorgu hakimliğine yaptığı savunmada işte bu Yargıtay kararını örnek gösterdi. Toktaş’ın basın özgürlüğü kapsamında hareket ettiğini ve bilirkişiyle yapılan söyleşinin ses kaydını da bu bağlamda yayınladığını ifade etti.