5187 Sayılı Basın Kanunu’nun üçüncü maddesini okuyalım:

“Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milleî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.”

Neden “Basın kanunuyla” başladım?

Çünkü; 21 Ocak’ta sabaha karşı Bolu Kartalkaya kayak merkezindeki Grand Kartal Otel’de çıkan yangınla ilgili aynı gün alınan “yayın yasağının” son paragrafında basın kanununa atıf yapılmıştı. Kararda şu ifadeler yer almıştı:

“… Olayın vehameti göz önüne alınarak kamu düzeni ve güvenliğinin korunması, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla soruşturma tamamlanıncaya kadar soruşturma dosyası kapsamında her türlü haberle ilgili… yayın yasağı talep edilmiş olmakla… Mevcut olayla ilgili henüz delillerin toplanamamış olması, görsel basın, sosyal medya ile internet medyasında, ilgili bir takım yanlış bilgilerin yayınlandığının müşahede edildiği, bu durumun soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesine engel olduğu… 5187 sayılı basın kanunu madde 3/2 hükmü gereği…”

Yayın yasağı kararı aldın peki ne açıkladın? - Resim : 1

Peki bu yayın yasağı kararı alındı ve 5187 sayılı kanunda yazan “yargı gücünün otorite ve tarafsızlığı” sağlandı mı?

Yangın neden çıktı hala belli değil!

Bir gün sonra yayın yasağının kaldırıldığı açıklandı! Peki şu sorulara kim yanıt verecek?

- Örneğin; 78 kişinin hayatını kaybettiği yangın üzerindeki sis perdesi aralandı mı?

- Örneğin; İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya olayın olduğu günden bugüne kadar kamuoyunu neden aydınlatmıyor?

- Örneğin; yangının üzerinden üç gün geçmesine rağmen “Yangın nasıl çıktı?” sorusunun yanıtı neden hâlâ yok?

- Örneğin; Kültür ve Turizm Bakanı medyanın karşısına geçip kamuoyunu neden aydınlatmıyor? (Öğrendiğim kadarıyla Bakan Mehmet Nuri Ersoy bu akşam bir canlı yayına katılacak ve soruları yanıtlayacak.)

Ankara’daki hava: Kabine dökülüyor

Tam da bu sorulara yanıt ararken Ankara koridorlarında iktidar cenahını yakından takip eden bir dostumla konuştum. O kadar öfkeliydi ki:

“Balıkesir patlaması sabah 8’de oldu. İçişleri Bakanı, Anadolu Ajansı’ndaki televizyon programını bile iptal etmedi. Kahvaltısını yaptı, televizyona çıkıp ülkenin huzurundan filan söz etti. Sonra yetmedi illa özel uçak istedi. Özel uçağı beklediler, hazır olsun diye Esenboğa havalimanında. Olay yerine intikal ettiğinde saat 14.15 idi. Bolu yangını gece saat 03.27’de oluyor. İçişleri Bakanı nasıl olur da yedi saat sonra olay yerine gider? Tamam yayın yasağı aldın ama kamuoyunu net bir şekilde neden bilgilendirmiyorsun? Aile Yılı ilan ettikleri 2025’e aileler yok edilerek girdik. Aile Bakanı yine kayıp. İzmir’de 5 çocuğun bir evde yanarak öldüğü saatlerde Aile Bakanı Meclis’te AKP milletvekilinin Oxford mezuniyeti için pasta kesiyor. Yine Aile Bakanı’nın eşi Yunus Emre Vakfı’ndaki tutuklamalarla gündem olan yolsuzluk skandalından yakayı sıyırmak için istifa ettiriliyor. Kültür Bakanlığına bağlı iki kurum, Alevi Başkanlığı ve Yunus Emre Vakfı, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve skandallarıyla anılıyor. Aslında kabine tam anlamıyla dökülüyor. Süreçte kabine revizyonu olur!”