Ülkemizde futbolu yönetmek yürek işi... Üç büyüklerde yöneticilik yapanın ticari hayatı bitebilir. ‘Hakem olmak mangal gibi yürek ister’ diyorlar ya, şampiyon olamayan kulübün idarecileri, futbolu yönetenleri dar ağacını kurup camiasına taşlatacak.

★ ★ ★

Hukuk sözlüğünde adalet ve haklılık, ‘hakka uygunluk’ olarak tanımlanır. Futbol tutkunlarının beklediği ve hak ettiği de adalettir. Taraftar, ekonomik krize rağmen gönül verdiği takımın maçını izlemek için yüksek paralar ödüyor. Kimisi yayıncı kuruluşa veriyor. Kimisi kombine alıyor. Bilet bulmak için araya adam sokuluyor. Allah’tan karaborsa soruşturmaları yapıldı da internetten bilet almak artık kolaylaştı(!).

20 YILDIR HEP KAOS

Adil olmayan kararlar hep sorgulanmıştır. Ancak futbolumuzun son 20 yılı neredeyse kaos ve tartışmalarla geçti. Kimsenin kimseye güvenini kalmadı. Bugün yaşananlar görevdeki Türkiye Futbol Federasyonu’nu tek başına suçlu hale getirmez ama büyük kulüplere karşı pozitif ayrımcılık yaptıkları da ortada. Dört büyük kulübümüz diğer kulüpler karşısında ne yazık ki adalet terazisinin kefesinde dün de ağır bastı. Basmaya da devam ediyor.

Buna karşılık ağustos ayından bu yana alınan cezalara bakalım... Deplasmanda seyircisiz oynama, tribün kapama, hak mahrumiyetleri, ihtarlar ve para cezaları... Fenerbahçe 18, Galatasaray 15, Beşiktaş 6 milyon lira ceza aldı. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin bazı tribün blokları 15 kez kapandı. Bu sayı Beşiktaş’ta 12... Başkanları, yöneticileri, teknik direktörleri soyunma odalarına giremedi, hak mahrumiyetleri geldi. Cezaların ortak noktası ise futbolumuzun değeri... Canı yanan kulübün ağzında pelesenk olan o meşhur cümleler... Adalet herkese lazım. Halbuki Hacıosmanoğlu dememiş miydi, “Başkanlara hak mahrumiyeti verilmeyecek” diye...

★ ★ ★

Prusya Kralı, Berlin’deki sarayının manzarasını bozan eski bir yel değirmeninin yıkılmasını emretmiş, direnen değirmenciye de gözdağı vermiş. Bu hukuk tanımaz tutumu karşısında fakir değirmencinin krala verdiği cevap tüm dünyada hukuk devletinin sloganı olmuş: “Berlin’de hâlâ adil mahkemeler var...” Bizde durum farklı... Arkasına halk yığınlarını alan güçlü olana post modern bir savaş açıyor.

CEZALARDAN BAZILARI...

Taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat, futbolun ve kurumların itibarını zedelemeye yönelik açıklamalar, kulüp resmi internet sitesi ve sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlar, basın toplantılarında yapılan açıklamalar, akredite edilmediği alanlarda bulunanlar... Merdiven boşluklarının boş bırakılmaması, takım halinde sportmenliğe aykırı hareketler, talimatlara aykırı hareketler...

SiYASET-FUTBOL İLİŞKİSİ

Üç, hatta dört büyüklerin güçlü ekonomileri var. Borçları olmasına rağmen kredibiliteleri yüksek, taraftar sayıları parti kurup iktidara gelecek kadar kalabalık. İktidar partileri sırf bu yüzden büyük kulüplerimizin türlü haylazlıklarına göz yumuyor ve gizliden destek veriyor. Halk yığınlarını büyük kulüpler ile yönlendirmek elbette kolaylarına geliyor. Eh kulüplerin pervasızlığı da göz ardı edilebiliyor...

TARAFTARIN İSTEDİĞİ

Puan kaybeden büyük kulüplerin başkanı, yöneticisi, hocası hatta futbolcusu, tribünlerin ‘asi’lik duygularını kabartıyor. Taraftarlar da sesini çıkarmayan yöneticiye, ‘Hak savunmuyorlar’ deyip motive bile ediyorlar. Ancak gelin görün ki sezon başından bu yana mahir yöneticiler (!) yüzünden kulüpler maddi-manevi birçok cezaya maruz kaldılar; uzun yıllardır. Kulüplerin işi gerçekten zor(!)...