ANALİZ

Aşağı yukarı 20 gündür Erdoğan’ın bir baskın seçime hazırlandığını söylüyorum.

Bu bilgiye değil gözleme dayanıyor.

Bu iktidarın bırakın 2028’e kadar bir yıl bile dayanma gücü yok.

Enflasyon önlenemiyor, fiyat artışları durdurulamıyor, saçma sapan boykot çağrıları cevap bulmuyor, Abdullah Öcalan bombası patladı patlayacak, Suriye fatihliği etkisini yitiriyor, AKP kısa bir süre sonra çaresiz kalacak.

Bundan kurtulmanın için henüz kamuoyu durumun çok farkına varmadan, asgari ücreti ve emekli maaşlarını biraz artırarak, birkaç fiyat şovu yaparak, Suriye’de zafer kazanmış havasını olabildiğince sürdürerek, kesenin ağzını da açarak bir baskın seçim kararı alabilir.

Üstelik bunu hemen haziran ayında bile yapabilir.

Saray iktidarı son iki seçimde muhalefete özellikle CHP’ye karşı hep “terör silahını” kullandı.

CHP’nin DEM üzerinden PKK ile işbirliği yaptığı, emirleri Kandil’den ya da Apo’dan aldığı yalanına sarıldı, bu bir kesim halk üzerinde etili de oldu.

Oysa şimdi artık “CHP eşittir PKK” silahı kullanılamaz halde çünkü iktidar şu an terörle masaya oturmuş durumda.

Böyle olunca da seçime giderken eldeki tek silah CHP’yi kirletmektir.

CHP’li Beşiktaş belediyesine yönelik operasyon bunun için yapılmıştır.

BUNU YAZMAK GEREK

Hukukta “maruf olmak” tanımı vardır

Beşiktaş Belediye başkanının evine neden baskın yapıldı, o sırada Balıkesir’de olan başkan Rıza Akpolat neden gözaltına alınıp mevcutlu olarak İstanbul’a getirildi?

Savcılık soruşturmanın üç aydır sürdüğünü belirtiyor.

Durum böyleyse Rıza Akpolat ve CHP’li yetkililerin soruşturmadan haberinin olmaması mümkün değildir.

Demek ki Akpolat’ın kaçma endişesi olamaz.

Üstelik Beşiktaş belediye başkanı tanınan, bilinen yani maruf olan bir kişi.

Hukukta “maruf kişi” tanımı vardır, tanınan bilinen kişilere karşı farklı bir tutum takınılır.

Rıza Akpolat’ın sabahın köründe gözaltına alınmak istenmesi akla mantığa olduğu kadar hukuka da aykırıdır.

Bu bile operasyonun tek amacının CHP’yi kirletme olduğunu göstermektedir.

FIKRA GİBİ

İbrahim Tatlıses bu kez adaylığı garantiledi

Urfa’daki törende Erdoğan sahneye İbrahim Tatlıses’i davet ediyor.

Tatlıses tekerlekli sandalyesi ile kürsüye geliyor ve soruyor “Sayın cumhurbaşkanım yeniden aday olacaksınız, devam edeceksiniz değil mi?”

Erdoğan da “Sen varsan ben de varım” cevabını veriyor.

Buradan iki sonuç çıkıyor;

BİR: Erdoğan yeniden aday olacak. Bunun yolu meclisin alacağı bir erken seçimden geçiyor. Bu erken seçim hile yoluyla 2027’de mi olacak yoksa daha önce mi?

İKİ: Her seçimde aday olmaya kalkan İbrahim Tatlıses bu kez seçilecek yerden aday gösterilme sözünü aldı.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Suriye’den büyük bir hızla dışlanıyoruz

Fransa’da “Suriye’nin geleceği” toplantısı yapılıyor, Türkiye yok.

Şam’da “Suriye’nin geleceği” toplantısı yapılıyor, Türkiye yok.

HTŞ lideri Eş Şara PYD ile görüşüyor, Türkiye yok.

Çağlayangil’e atfedilen bir ünlü söz vardır.

Şöyle; Ortadoğu’daki bir yemeğe davetli değilseniz menüye bakın, orada olabilirsiniz.

Sanki durum öyle gibi.

Ama bizimkilere bakarsanız tüm dünya nefesini tuttu Erdoğan’ın Suriye’yi fethini izliyor.

ÇOK GÜLDÜM

Eyvah çok pahalı saatim de gitmiş

Fıkra Yıldırım Tuna’dan geldi. Siyasi tarafı yok ama son 10 yılda birden zenginleşen sonradan görmelere uyarlayabilirsiniz isterseniz;

Tam kaldırımda yürüyorum, adamın biri son derece lüks otomobili ile müthiş bir süratle önümdeki elektrik direğine çarptı, beton direğin üzerinde hurdaya dönen otomobilden zar zor çıkan adam aracının etrafında seke seke bir tur atıp hasarı görünce “Gitti en güzel otomobilim, gittii!” diye ağlamaya başladı.

“Otomobilinize olanlara ağlamayı kesin” dedim bağırarak, “Sol kolunuz kopmuş baksanıza!” dedim.

“Hiii!” dedi kolunun olmadığını görüp dizlerinin üzerine çökerken, “Rolex’im de gitmiş.”