ANALİZ

Şu sıralar iktidara bağımlı bir gazeteci, akademisyen olmak gerçekten çok zor.

Her gece ekranlara çıkıyorlar, bütün görevleri Erdoğan’ı övmek.

Konu Suriye, muhalefete saldırma, din istismarı olunca işleri çok kolay.

Ama sıra ekonomiye gelince iş değişiyor.

Çünkü ekonominin ne kadar kötü olduğunu ve daha da kötüye gittiğini herkes gibi en akılsız ve bilgisiz yandaş gazeteci, akademisyen de biliyor.

Her ne kadar iktidardan beslenerek geçinseler de enflasyonun hayat pahalılığının ve durdurulamayacak kötü gidişin farkındalar hepsi.

Ama ne çare ki iktidarı, Erdoğan’ı savunmak zorundalar.

Eleştirmeleri, sorgulamaları karşı çıkmaları mümkün değil.

Kimseyi memnun etmeyen asgari ücret konusunda da ne yapacaklarını bilemiyorlar.

Çareyi sadece rakamlara sığınarak savunma yapmakta buluyorlar.

Ne inciler saçılıyor ortaya ki siz de görüyorsunuz bunları.

Neymiş asgari ücret tatmin etmemiş belki ama aksi halde olsa kayıt dışılık artarmış.

Neymiş yüksek bir asgari ücret açıklansaymış birçok küçük işletme bunun altından kalkamazmış işsizlik olurmuş.

Oysa şimdi zaten yükselen istihdam daha da artacakmış.

Neymiş, enflasyon düşmezmiş.

Neymiş büyüme olmazmış.

Neymiş özel sektörün elini tutan yokmuş, istediği zammı yapabilirmiş hem zaten devlette asgari ücretli sayısı çok azmış.

Neymiş ileriye bakmak gerekiyormuş.

Sadece ekonomik rakamlara bakarak bu yorumların doğru olduğunu söyleyenler çıkabilir, ancak birincisi rakamların bu hale gelmesine kim sebep oldu, ikincisi millet perişan geçinemiyor, siz ne diyorsunuz yahu?

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Bu da çok ciddi bir terördür

Yılbaşına çok az kaldı.

Dinci gerici çevreler yine aynı havada “Müslüman Noel’i kutlamaz, yılbaşı eğlenceleri günahtır” diye çığlıklar atıyorlar.

Diyanet de sanki üzerine vazifeymiş gibi yılbaşı gecesi eğlenmenin dinen günah olduğunu ilan etti.

Bunlara aslında gülüp geçiyoruz ama iş çok vahim aslında.

Dinci gerici çevrelerin bu baskısı toplumda çok etkili oluyor.

Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama bu yıl mağazalarda alışveriş merkezlerinde eskisi gibi süslemeler, rengarenk ışıklar, Noel baba figürleri, ışıklı geyik ve kızak mizansenleri neredeyse hiç yok.

Önceki gece İstiklal caddesini boydan boya yürüdüm.

Tek bir dükkanda bile yılbaşı süsü yok, hatta öyle ki bir yıl boyunca cadde üzerinde yanan renkli ışıklar bile söndürülmüş.

Oysa İstiklal caddesi 172 milletin bulunduğu bir yer, her yıl ışıl ışıl olurdu.

Millet korkuyor.

Bu elde silah bomba olmadan uygulanan dehşet verici bir terördür.

Tüm milleti korkak yaptılar.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Suriyelilerin neden geldiği anlaşılmış

İktidar bağımlılığı altındaki medyada günlerdir Esad zulmü anlatılıyor.

Esad devrildi ya, şimdi müthiş bir karalama furyası başladı.

Esad’ın lüks sarayı, lüks arabaları, yurtdışına para kaçırdığı ballandıra ballandıra anlatılıyor.

Esad’ın binlerce kişiyi öldürdüğü, işkenceden geçirdiği, toplu mezarlar bulunduğu haberleri süslüyor ekranları.

Doğru olup olmadığı bilinmeyen bu haberlerle içimiz karartıldıktan sonra ekrana bu kez eli sopalı uzmanlar çıkıyor.

İş bir anda muhalefete saldırıya dönüşüyor.

Diyorlar ki “Bu bilgisiz ve dünyadan habersiz muhalefet Suriyelilerin neden geldiğini, gitmeleri gerektiğini, Suriye’de ne işimiz olduğunu soruyor, bu görüntüler aslında onlara verilecek en güzel cevap.”

Anlaşılan yalan yanlış da olsa o haberler Suriyelilerin Türkiye’yi adeta işgal etmelerini haklı göstermek için yapılıyor.