ANALİZ

İstanbul dün tarihi bir gün yaşadı.

Bir milyonu aşkın insan “hak-hukuk-adalet” için Maltepe’de toplandı.

Bu mitingi seçim mitingleriyle kimse karıştırmasın.

Bu miting halkın despot yönetime karşı bir isyanıydı.

Bu miting adaletsizliği, baskıya, vahşi şiddete, ekonomide yapılan fahiş hatalar nedeniyle fakirleşmemize, dünyada itibarımızı kaybedişimize bir baş kaldırıydı.

Elbette rivayetler üzerine açılan soruşturma sonucu adeta esir tutulur gibi hapse atılan Ekrem İmamoğlu bu büyük mitingin sembolüydü.

Ama görünen o ki halkın kararlı tepkisi İmamoğlu’nu da aştı.

Başta Erdoğan olmak üzere saray ahalisi ve yandaş medya halkın bu şanlı tepkisini kirletmek için elinden geleni yapıyor.

Ama nafile.

Artık akıllarını başlarına toplamaları gerekiyor.

Böyle bir halk tepkisi karşısında şiddete dayalı direnci sürdürebilen bir iktidar olmadı bu dünyada.

Kısa süreli can yakabilirler, halkı sindirdiklerini düşünebilirler ama tarih boyu bunların işe yaramadığı yüzlerce örnekle sabittir.

Erdoğan ve iktidarı artık mesajı almalı, cıvık ve saçma sapan kirletme çabalarıyla bir yere varamayacaklarını anlamalı “nerede yanlış yaptık?” diye başlarını iki ellerinin arasına almalı.

İktidarlar gelir geçer ama yıkımı halk yaşar.

Unutmayın bu halk kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.

KOMİK

EspressoLab komedisi tam gaz…

Sanki AKP’liler aylardır “Gazze direnişi” bahanesiyle Starbucks’a, Coca Cola’ya ve neredeyse hepsi Türk markası olan ürünlere boykot adı altında şaklabanlık yapmıyormuş gibi tutturmuşlar CHP’nin bazı ürünlere olan boykotunu etkisizleştirmeye çalışıyorlar.

Bakanlar sırayla EspressoLab mekanlarına gidip boy gösteriyor.

Türbanlı bacılar, sarıklı cüppeli abiler ellerinde D&R poşetleri ile kahve kuyruğuna giriyor.

Çok esprili olduğunu sanan eski bakan yeni milletvekili Mustafa Varank hakkında Ticaret Bakanlığının açtığı saçma sapan örtülü reklam soruşturmasını övüyor ve teşekkür ediyor.

Ya bi gidin Allahaşkınıza.

ÇOK GÜLDÜM

Pazar günü fıkrasız olur mu?

Tiryakisi olduğumuz Yıldırım Tuna’dan bir fıkra;

Kaçıran – Oğlunuz elimizde.
Kadın – İmkansız bu.
Oğlum şu anda odasında oynuyor ama.
Kaçıran – (Sinirlenerek ) O zaman bu kim? Perdelere fıstık ezmesi
sürerek hücre evinin içine etti, halılar çekirdek kabuğu içinde ve buna çikolatalı süt dayandıramıyoruz.
Kadın – Amam Tanrım!
Kaçıran – Ne?
Kadın – Kocam elinizde!

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Hazreti Yuşa’yı ne hale getirmişler

İstanbul’da en çok ziyaret edilen dini merkezlerin başında Beykoz sırtlarındaki Hazreti Yuşa’nın mezarı vardır.

Biz de ailecek defalarca gittik buraya.

Geçen hafta perşembe günü yine uğradığımızda gözlerime inanamadım.

El çabukluğu ile Hazreti Yuşa’nın mezarının önündeki boş bir alana “iğrenç” bir bina kondurmuşlar.

Bölgenin tarihi ve manevi değerini ayaklar altına alan bu yapı güya satış yapanların daha güzel dükkanlara kavuşması için alelacele inşa edilmiş.

Ne estetik ne dini bir kaygı duyulmuş.

Üstelik ziyaret için gelenler Hazreti Yuşa’dan önce kocaman bir WC yazısı ile karşılaşıyor.

Esnafa sordum, hepsi çok öfkeli “Bize sormadılar” bile diyorlar.

Bu ucube binayı Diyanet Vakfı yaptırmış.

Bayram boyunca burası dolup taşacaktır, lütfen bu durumu protesto edin, hiç olmazsa bir dini alana girenler önce WC yazısı ile karşılanmasın.