BUNU YAZMAK GEREK

Gerek İmamoğlu için yapılan gösterilerde gerekse daha önceki mitinglerde en çok duyduğumuz sloganların başında “hükümet istifa” sesleri geliyor.

Oysa “hükümet istifa” demek yanlış.

Sanıyorum muhalefetteki pek çok kişi hala yaşadığımız rejimi bilmiyor.

“Tek adam” rejimindeyiz ve “hükümet istifa” demenin bir anlamı yok çünkü ortada hükümet yok.

Velevki göstermelik hükümet istifa etse bile, ki teknik

olarak hükümetin istifası da söz konusu değil,
durumda bir değişiklik olmaz.

Tüm bakanlar istifa etse bile ortada güvenoyu diye bir şey olmadığı için tek adam rejimi devam edecek ve cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan kişi yeni bakanları atayacaktır.

Bu nedenle doğru slogan “Erdoğan istifa” şeklinde olmalıdır.

İktidar ancak Erdoğan’ın istifası ile değişebilir.

Çünkü o zaman 45 gün içinde seçime gidilmesi zorunluluğu vardır.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

İstanbul’a her yerden polis getirildi

Her taraf polis kaynıyor, Saraçhane’ye, Vatan Caddesi’ne, Çağlayan Adliyesi’ne giden bütün yollar ya tam kapalı ya da barikatlar arasından izin verilen araçlar geçebiliyor.

Bu hengâme içinde kalan bir arkadaşım protesto amacıyla değil evine gitmek için polis barikatına yanaşmış ve bir polise “Evim hemen bu sokakta bırakın geçeyim” demiş.

Polis ise “Buradan geçiş yok ara taraftan dolan” demiş.

Arkadaşım da “Memur bey arkadan dolaşın dediğin yeri bilmiyor musun, en az bir kilometre yürümek zorunda kalırım” deyince, polis, “Ben nereden bileyim?” diye cevaplamış.

Arkadaşım bunun üzerine, “Sen İstanbul’u tanımıyor musun?” diye sorunca, polis, “Tanımıyorum tabii bizi dün gece Kayseri’den özel görevle getirdiler” karşılığını vermiş.

Bunu öğrenince bir polis muhabiri arkadaşıma sordum, meğer İmamoğlu operasyonu için Türkiye’nin her yerinden binlerce polis getirilmiş İstanbul’a.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Sosyal medyayı kim neden sınırladı?

Savcılığın İmamoğlu ve ekibi için düzenlediği büyük operasyonla birlikte İstanbul kapsamında büyük bir sosyal medya kısıtlaması yapıldı.

İki gün boyunca milyonlarca kişi sosyal medya hesaplarını kullanamadı, internet de yavaşladığı için başta banka işlemleri olmak üzere pek çok hizmet aksayarak yapılabildi.

İnternete sınırlama
getirme yetkisi ve gücü sadece devlette var.

Bu yetki ancak çok özel durumlarda kullanılabilir.

Ancak AKP başının sıkıntıya gireceğini gördüğü an, anayasaya aykırı biçimde haberleşme özgürlüğünü kısıtlıyor.

Burada amaç belli ki iktidara yönelik eleştirilerin yaygınlaşmasını önlemek.

Aynı uygulama, büyük Malatya-Kahramanmaraş depreminde de yaşanmıştı.

İktidara karşı eleştirileri azaltmak için sosyal medya kısıtlanmıştı.

8 saat süren bu kısıtlama sonunda, yıkıntılar altında kalan, cep telefonu ile dışarıya ulaşamayan ve soğuktan ötürü can veren belki binlerce kişinin hesabı sorulamamıştı.

İktidar değişikliği olduğunda bu konunun da hesabının mutlaka sorulması gerek.

Bİ SOR BAKALIM

Mehmet Ali teğmen nerede?

Ergenekon kumpasının sembol isimlerinde biri olan Teğmen Mehmet Ali Çelebi daha sonra siyaseti atılmış ve CHP’den milletvekili seçilmişi.

Ancak bu teğmen daha sonra, “CHP’nin PKK ile işbirliği yaptığını” ileri sürerek partisinden istifa ederek AKP’ye geçmişti.

Oysa şimdi bizzat kendi partisi ve bağlı olduğu Cumhur İttifakı başta Apo olmak üzere PKK’lı teröristlerle içli dışlı.

Siz hiç Teğmen Mehmet Ali’den bir tepki duydunuz mu?

Bahçeli önce Apo’yu meclise davet etti, şimdi de 4 mayısta PKK’nın Malazgirt’te kongre toplamasını istiyor.

Mehmet Ali teğmenden ise çıt çıkmıyor.

Neden acaba?

Dilini mi yuttu, yoksa PKK terörüne karşı fikri mi değişti?

ŞAŞIRDIM

Soylu beyin öfkesine bakın hele…

Süleyman Soylu Almanya’ya gitmiş, havaalanı güvenliğinden geçerken görevli kişi belindeki kemeri çıkarmasını istemiş.

Çok öfkelenen Soylu bey de kemerini çıkarıp fırlatmış sonra da “Bu da bizden hediye olsun” diyerek kemerini almadan yürüyüp gitmiş.

Niye bu kadar öfkelenmiş anlamadım.

Türkiye’de de usul bu
değil mi?

Başta havaalanları olmak üzere bazı güvenlik noktalarında kemerimizin hatta ayakkabılarımızın çıkarılması istenmiyor mu?

Soylu bey kendini Türkiye’de zannetti herhalde, burada yaşadığı ayrıcalıkların Almanya da geçerli olduğunu düşündü.