ANALİZ

İmralı’da cezasını çeken terörist başı Abdullah Öcalan’la “silahları bırakma pazarlığı” yapılırken hep anlatmaya çalıştığım şuydu, belki onlarca kez dile getirdim.

“Asıl konu Suriye’de oluşan Kürt özerk bölgesi. Amerika’nın da zoruyla bu yapılanma çoktan kabul edildi. Ama Türkiye’de kamuoyunu hazırlamak için silah bırakma senaryosu uygulanıyor.”

Önceki gece PYD ile Şam yönetimi arasında imzalanan 8 maddelik anlaşma ile sonunda bu gerçekleşti.

İktidar kamuoyunda algı yaratarak, “Sadece PKK değil PYD de silah bırakacak, bırakmazsa gömeriz” diyordu hep.

Buna karşı PYD ile Şam yönetiminin anlaşması halinde bu strateji çökecekti ve sonunda çöktü.

Artık PYD Suriye’nin yasal gücü haline geldi ve bu durumda PYD’ye silah bırakma çağrısı yapmanın bir anlamı kalmadı.

Ancak iktidar bundan da kendisine bir pay çıkaracaktır.

Nitekim önceki gece ve dün yandaş medya, PYD’nin tasfiye edildiğini, bölgedeki petrol kaynaklarının merkezi yönetime geçtiğini ve bunu Türkiye’nin kararlı tutumunun sonucu olduğunu anlatmaya çalıştı.

Ama konu bitti kapandı artık, iktidar kendine “dünyayı parmağımızda oynatıyoruz” havası yaratacak yeni bir konu bulmak zorunda.

ÖNERİ

Lazkiye Türkiye’ye bağlanabilir

Aylardır süren katliamlar artık üstü kapatılamaz hale gelince Lazkiye’deki korkunç dram dünyanın gündemine geldi. Türkiye’de medya uzun süredir bu gerçeği sırtını çeviriyordu ama yaşananların dehşeti ister istemez bizim medyamızı da harekete geçirdi.

Yandaş medya, bu katliamları “Esed artıklarına” bağlamaya çalışıyor ama nafile, oradaki insanlık dramının üstünü kapatabilecek bir gerekçe bulunması artık çok zor.

PYD ile Şam yönetiminin imzaladığı anlaşma, Lazkiye’deki Arap Alevilerinin güvenliğini belki bir parça güvence altına alabilir. Ama benim önerim, Türkiye’nin de geleceğini düşünerek Hatay’ın hemen altındaki Lazkiye bölgesini geçici bir süre için Türkiye’ye bağlamak bir çözüm olabilir.

Böylelikle hem Lazkiye halkı kurtulur hem de Türkiye’ye muhtemel bir göç önlenebileceği gibi Türkiye’deki Suriyelilere de geri dönüp yeni bir yaşam sürdürebilecekleri bir alan açılmış olur.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Yavaş adaylıkta kararlı görünüyor

CHP cumhurbaşkanı adayının Ekrem İmamoğlu olduğunu 23 Marta yapılacak eğilim yoklamasıyla resmileştirecek.

Mansur Yavaş ise şu anda devre dışı kalmış gibi görünüyor.

Ancak Yavaş’ın yaptığı açıklamalardan adaylık konusunun peşini asla bırakmayacağı anlaşılıyor.

Bir iftar programında konuşan Yavaş, Ankara halkına hizmete devam edeceğini belirterek, “Hizmeti aksatıp, daha günü belli olmayan cumhurbaşkanlığı seçimi için harekete geçmiş durumda değiliz. Günü geldiği zaman ortama bakılır, Türkiye’nin o günkü şartlarına bakılır ve gerekirse bu konudaki fikrimizi bütün Türkiye kamuoyu ile paylaşacağız” dedi.

Yavaş’ın, “günü belli olmayan seçim” ve “şimdiden harekete geçmek” sözleriyle İmamoğlu’na üstü kapalı bir gönderme yaptığını anlamamak mümkün değil.

Kısacası Yavaş’ın adaylıktan vazgeçtiği falan yok.

ŞAŞIRDIM

Aydın’da garip bir plaka olayı

Aydın’ın en küçük ilçesi Karpuzlu’da yaşayan bir dostum haber verdi.

Bölgedeki polis ve jandarma ekipleri “plakasız” motosikletlere karşı savaş açmış. Yasa gereği motosikletlerin plakasının ve ruhsatının olması gerek, bu durumda ekipler motosikletleri trafikten men edebilir elbette. Ama Karpuzlu’daki uygulama çok şaşırtıcı.

Çünkü polis ve jandarma, gece yarısından sonra evlerin bahçesindeki ya da önlerindeki plakasız motosikletleri toplamaya başlamış.

Plakasız motosiklet ancak trafiğe çıkarsa suç oluşur, evin bahçesinden gece yarısı gasp eder gibi motor toplamak da neyin nesidir?

Ayrıca motosikletler satılırken tıpkı otomobil gibi neden ruhsat ve plaka çıkarılması zorunlu değil orası da ayrı konu. Bu zorunluluk olmayınca Anadolu’nun küçük yerlerinde fazla masraf yapmamak için birçok kişi motorunu plakasız kullanıyor.

ÇOK GÜLDÜM

İkisinden de dışkı örneği alın görürsünüz

Siyaseti çok konuşuyoruz ya Yıldırım Tuna da politik bir fıkra göndermiş bu köşe için; Ülkenin birinde başbakan, kendisini suçlayan muhalefet partisi genel başkanına makamına hakaret ettiği için dava açmış.

“Başbakan için ‘Bu yüce makamının içine etti’ demişsiniz. Bu suçlamayı nasıl ispat edeceksiniz?” diye sormuş hakim. “Çok basit” diye cevap vermiş muhalefet partisi genel başkanı ayağa kalkarak, “Davalıdan ve oturduğu koltuktan yüce mahkemeniz aracılığı ile dışkı örneği alınmasını talep ediyoruz!”