MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
İktidarın resmi politikası PYD’nin silah bırakması, bölgeyi terk etmesi yönünde.
Bunun gerçekleşmeme halinde “sınırımızda tek terörist bile bırakmayacağız” sözünün yerine getirileceği savunuluyor.
İşin özü PYD silah bırakmazsa büyük bir askeri operasyon yapılacağıdır.
Yandaş medya kanallarına çıkan gazeteci ve akademisyen tipler söylüyor bunu, hatta tahrik bile ediyorlar.
İktidarın sözcüleri de benzer söylemler içinde.
Sadece Dışişleri Bakanı Hakan Fidan yurtdışı konuşmalarında “PYD’ye karşı bir operasyon düşünülmediğini, burada karar verici merkezin Şam olduğunu” dile getiriyor.
Şimdi öğrendik ki HTŞ lideri Ahmet Eş Şara ile PYD lider Mazlum Kobani Şam’a yakın bir yerde buluşmuşlar.
Kobani şu an itibarıyla silah bırakmalarının söz konusu olmadığını söylemiş ama Eş Şara’nın “bölgede Suriye bayrağı dalgalansın” isteğini kabul etmiş.
Bu durumda PYD’nin hakim olduğu bölgede Suriye bayrağı olacak.
Bayrak asılması “Suriye’nin üniter yapısına bağlı kalmak” anlamına gelir.
O halde bayrağın asılmasından itibaren PYD’ye yönelik her askeri operasyon AKP iktidarın meşru gördüğü HTŞ yönetimine bir müdahale anlamına gelecektir.
Sıkıntılı bir durum yani.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
AKP’liler pembe dünyada yaşıyor
Türkiye’nin ciddi araştırma kuruluşlarından VeriPoll kapsamlı bir kamuoyu araştırması açıkladı.
Seçim anketinden, açılıma, Suriye politikasından asgari ücreti, lider başarılarından cumhurbaşkanlığı adaylığına kadar pek çok konuda halkın eğilimi ölçülmüş.
Dikkatimi çok çeken bölümlerden biri Türkiye’nin genel gidişatı ile ilgili soruya verilen cevaplar oldu.
Buna göre kamuoyunun yüzde 52.3’ü Türkiye’nin kötüye, yüzde 19’u ise iyiye gittiğini düşünüyor.
Buna karşı AKP’lilerin yüzde 50.3 “Türkiye iyiye gidiyor” diyor.
Kendini muhafazakâr/dindar olarak tanımlayanlarda ise bu oran yüzde 60’a çıkıyor.
VeriPoll araştırmasına göre bugün seçim yapılsa CHP yüzde 1 farkla birinci parti çıkıyor.
İlginç olan kamuoyunun Suriye’de Türkiye’nin politikasını doğru bulmasına rağmen bunun oy olarak AKP’ye fazla etki etmemesi.
Not: Araştırma ile ilgili ayrıntılı bilgileri ve tabloları yarın yapacağım youtube konuşmasında dile getireceğim.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Şalvar olmasa da yine aynı
Daha önce “iğnelemeleri” ile köşeme konuk olan gazeteci Erdem Beliğ Zaman ile NEFES’teki köşemde de birlikteyiz artık.
Gelin ilk gönderdiği “iğnelemeleri” birlikte okuyalım;
Bilal Erdoğan, 2025’in ilk günü Galata Köprüsü’nde düzenlenen Gazze Buluşması’nda konuştu… İstanbul’daki Ayasofya ve Şam’daki Emevî Camii’nden sonra sırada Kudüs’teki Mescid-i Aksa olduğunu söyledi… Konuşurken özlemini çektiği şalvarı değil gayet modern ve Batılı kıyafetleri giyinmişti ama dinleyince yine onun için gerici dedik! Demek keramet şalvarda değilmiş.
***
MHP’li Sorgun Belediye Başkanı Erkut Ekinci, yeni girdiğimiz 2025 yılı yerine 2026’yı kutlamış!.. E o da tahmin ediyordur tabii bu gidişle çoğu emeklinin ve asgari ücretlinin 2026’yı göremeyebileceğini…
ÇOK GÜLDÜM
Ama o öyle biri değil
Bu pazarın fıkrası elbette Yıldırım Tuna imzalı;
Kadın jinekoloğuna muayene olurken “Doktor bey, lütfen kocamı içeri alabilir misiniz?” demiş,
“Bana güvenmiyor musunuz?” diye hafif sinirlenmiş doktor, “Ben yemin etmiş bir tıp adamıyım ve bir beyefendiyim.”
“Biliyorum da” demiş kadın, “Ama o ne yemin etmiş bir tıp adamı, ne de bir beyefendi!”