Bİ SOR BAKALIM

Suriye’nin anahtarı ne demek?

Amerika Başkanı Trump’ın AKP’leri çok sevindiren “Erdoğan övgüleri” içinde bir nokta çok dikkat çekici.

Trump diyor ki “Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde.”

Neyin anahtarı bu?

Türkiye Suriye’de ne yapacak?

Günlerdir aralarında AKP’lilerin de olduğu birçok kişiye “Suriye’de en kazançlı Türkiye olduğu söyleniyor, sizce ne kazandık?” diye soruyorum.

En çok “Türkiye bölgede çok güçlendi” cevabı alıyorum, buna karşı somut bir kazancı kimse söyleyemiyor.

İyi de Türkiye cumhuriyetin ilanından bu yana bölgenin en güçlü ülkesi zaten.

Özellikle “laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” yapısıyla bölgenin aynı zamanda tek ilerleyen ülkesi konumunda.

Trump’ın söylediği “anahtar” tanımı bir anlamda “hami” anlamına mı geliyor?

Henüz terör örgütü olmaktan çıkarılıp çıkarılmayacağı belli olmayan yeni Suriye yönetimi HTŞ’ye “hami” olmak Türkiye’yi aynı zamanda sayısız terör örgütüyle de karşı karşıya getirmek anlamını taşımaz mı?

Sanıyorum Trump, Erdoğan iktidarının ağzına bir parmak bal sürerek Türkiye’yi içinden çıkılması zor bir bataklığa itmek istiyor.

Oysa tüm dünya biliyor ki Amerika’nın bu bölgedeki temel amacı İsrail’i korumak ve kollamak.

Erdoğan iktidarı zafer sarhoşluğu içinde “Suriye’nin anahtarı” olmaya soyunurken aslında İsrail’e hizmet etmiş olacaktır.

Parmaktaki balı yalarken bu dikkatten kaçmamalı.

ÇOK GÜLDÜM

Erken sevinenlere bir fıkra

Bir gün Haim ile Haşim fırına giderler. Haşim kaşla göz arasında üç dilim böreği yürütüp cebine atar.

Yahudi’ye dönüp “Ne kadar becerikliyim gördün mü? Fırıncı hiçbir şey fark etmedi” der.

Yahudi Haşim’e “Sana aynı sonucu almanın Yahudice yolunu göstereyim” diyerek kıs kıs güler.

Fırıncıya gider ve “bana bir börek ver, sana bir sihirbazlık numarası yapayım, merak etme böreğini geri alacaksın” der.

Fırıncı kabul eder ve ona bir dilim börek verir. Yahudi onu oracıkta mideye indirir ve bir tane daha ister. Fırıncı ikinciyi, daha sonra üçüncüyü uzatır. Yahudi onları da afiyetle yutar.

Fırıncı sihir numarasının nasıl olduğunu merak edip “Peki benim böreklere ne oldu?” diye sorunca Haim cevap verir: “Haşim’in arka cebine bak...” “Münbiç’i ele geçirdik, Halep kalesine bayrak çektik, Şam’da namaz kıldık” diye erkenden sevinenlere gelsin.

BUNU YAZMAK GEREK

Yavaş, borç ödemek için çırpınıyor, saray kabul etmiyor

Şu açık bir gerçek ki iktidarın CHP’li belediyelere yönelttiği “haciz” operasyonları normal bir borç tahsilatı değil “CHP’yi kirletme” operasyonudur.

Erdoğan “silkeleyin” talimatı ile bugüne kadar hiçbir belediye için yapılmayan bir uygulamayı devreye sokarak SGK alacakları için haciz işlemleri başlattı.

Belediyeler bugüne kadar öyle ya da böyle hem SGK hem vergi borçlarını ödemişlerdir.

Gecikme elbette hemen her belediyede var ama buna karşılık belediyelerin de diğer kamu kuruluşlarından alacakları bulunuyor.

Kamu maliyesinde genellikle bu tür borçlar karşılıklı olarak halledilir.

Özellikle SGK borçları eninde sonunda ödenir, aksi takdirde belediye çalışanlarının özlük hakları ve emeklilik durumları tehlikeye girer zaten.

Bu nedenle son operasyonun amacının borç tahsilatı olmadığı asıl amacın muhtemel bir erken seçime kadar “CHP’yi halkın gözünde kirletme, küçük düşürme ve aşağılama” amacı taşıdığı anlaşılıyor.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş yakınıyor ve ellerindeki bazı gayrimenkullerle çevre bakanlığından alacakları 1 milyar lirayı teminat göstermek istediğini ama bakanlığın “olmaz ille haciz olarak” diye dayattığını söylüyor.

Amaç SGK alacağını tahsil etmekse bu neden kabul edilmiyor acaba?