Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AK Parti TBMM Grup toplantısını baştan sona canlı izledim.

Dikkatimi çeken birkaç noktayı sizinle paylaşmadan önce iktidar ile muhalefet grup toplantıları arasındaki en temel farkı yazmak istiyorum.

İktidar partilerinin grup toplantılarında eski Sovyet cumhuriyetlerindeki parti toplantılarına benzer bir düzen oluşmuş. Dinleyici koltuklarında grup mensupları ve bakanlar dışında kimse olmuyor. AK Parti grubundaki izleyici tribünlerini saymazsanız, konuşmacının insicamını ya da göz zevkini bozacak hiçbir dağınıklık olmuyor.

Muhalefet partilerinde ise tıklım tıklım salonlarda erken gelen oturur tarzı kalabalık bir düzen var. Haliyle muhalefet grup toplantıları daha renkli geçiyor.

***

Şimdi gelelim Erdoğan’ın grup konuşmasında dikkatimi çeken bazı noktalara:

* Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup konuşmasında CHP’yi çok önemsediğini saklayamadı. Konuşmanın girişinden itibaren bütün konuları getirip CHP’ye bağladı. Kendisiyle Özgür Özel’i, AK Parti’yle CHP’yi kıyaslayıp durdu. Malezya, Endonezya ve Pakistan ziyaretlerini anlatan videoda dahi birkaç yerde CHP’ye parantez açıp kendileriyle kıyasladı.

* Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında altı defa “CHP”, üç defa “ana muhalefet”, diyerek dokuz defa CHP’yi andı. Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında tamamı yakınma ve eleştiri cümlelerinde kullanılarak tam 18 defa “muhalefet” sözcüğü geçti.

* Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bir defa “CHP lideri”, bir defa Özgür Özel ve sekiz defa “Sayın Özel” olmak üzere tam 10 defa CHP lideri Özgür Özel’i andı.

* İlk defa Ekrem İmamoğlu’nun kullandığı, Özgür Özel’in devralmasıyla CHP’nin yeni sloganına dönüşen “Ya hep beraber ya hiçbirimiz/Kurtuluş yok tek başına!” dizeleri de belli ki Erdoğan’ın radarına takılmış. Erdoğan bu kez kendini şiir üzerinden Özel’le kıyaslama yolunu seçti ve konusu “sözün gücü” olan bir dörtlük okuyarak adeta “Söz konusunda benimle baş edemezsin” mesajı verdi.

* Erdoğan bir saatlik konuşmasında, emekli maaşları başta olmak üzere ücretlerin düşüklüğü, enflasyonun yüksekliği ve hayat pahalılığı ve iktidarın bu sorunları bertaraf etmek için uyguladığı projelere dair tek kelime geçmezken, TÜSİAD’a da geniş bir yer ayrıldı. Erdoğan’ın konuşmasında 16 defa TÜSİAD ifadesi duyuldu.

***

Bu detaylar size önemli gelmeyebilir ama bence iktidarın durumunu yansıtması açısından önemli ipuçları veriyor.

* Birincisi, Erdoğan memleketin refahına dair bir umut ışığı sunamıyor ve seçmenini yine “düşman yaratma” siyasetiyle birleştirmeye çalışıyor.

* İkincisi, Erdoğan, kendisini anlatmak yerine rakiplerini kötüleme, bunu yaparken de eski yöntemlerle tabanını birleştirme yolunu seçiyor.

Güneydoğu Asya seyahatiyle ilgili videoda, CHP’yi kötülemek için, Özgür Özel’in yüksek vergileri anlatmak için rakı örneği verdiği bölümü göstermesi de muhafazakâr kanadın birleştirilmesi amacına hizmet ediyordu.

Oysa ekonomik krizin bu denli derinleştiği, iktidarın bu krizi bitireceği umudunun tükendiği ortamlarda düşman yaratma, muhafazakarlığa oynama gibi çabaların hiçbir zaman sonuç vermeyeceğini Erdoğan’ın konuşma metnini yazanlar da çok iyi biliyordu.

***

Erdoğan’ın kocuşmasındaki TÜSİAD Bölümüne gelince, “Devletin imkanlarından artık nemalanamıyorsunuz, o nedenle böyle açıklamalar yapıyorsunuz” mealindeki geniş bölüm, Türkiye’deki yeni ekonomik düzenin de özeti gibiydi.

Erdoğan’ın konuşması sonrasında ekonomi dünyasını yakından bilen biriyle sohbet ederken, “Erdoğan TÜSİAD’ı bombaladı” dedim.

“Yanılıyorsun” diye başladı ve anlattı:

“Türkiye ekonomisinin dinamosu hala TÜSİAD. Erdoğan’ın etrafındakiler hala kendilerine çalıştıkları için ‘tüketici’ konumundalar. Üstelik karlarını da yurt dışına kaçırıyorlar. Erdoğan ne derse desin, TÜSİAD’a ihtiyacı var. TÜSİAD sermayesi ülke dışına kaçarsa ki kaçmaya başladı, Türkiye bu krizlerden kurtulamaz.”

Son dönemde yatırımlarını ve karlarını ülke dışına taşıyan Ülker, Şahenk, Ciner gibi büyük grupları da anımsatınca kendisine hak verdim.

***

İktidarın her geçen gün zayıfladığı, bunu devlet organları ve yargının kullanıldığı güç gösterileriyle saklamaya çalıştığı bir ortamda gerçek bir şekilde kendini gösteriyor.

Erdoğan’ın dünkü konuşmasındaki şifreler de iktidarın CHP’den, Ekrem İmamoğlu’ndan, muhalefeti destekleyecek açıklamalar yapan TÜSİAD’dan çekindiğini ortaya koyuyor.