Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup toplantısında tutuklu gençlerin durumuna değindi ve şunları söyledi:
“O gençlerin hayatları karardıysa o hayatları karartan CHP olarak sizsiniz.
Tarih boyunca hep bunu yaptınız. Gençleri sokağa çağırıyor, küfrettiriyor, polise saldırtıyorsunuz. Sonra da timsah gözyaşları döküyorsunuz. Bu gençleri size yedirtmeyeceğiz, kullandırtmayacağız.”
Erdoğan’ın bu açıklamalarında ciddi tutarsızlıklar var. Gelin tek tek bakalım
***
- Birincisi: Gençleri sokağa çağıran CHP değildi. Tersine CHP’yi sokağa çağıran gençlik oldu.
Eylemler ilk Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını iptal eden İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt kampüsünde başladı. İstanbul Üniversitesi öğrencileri, üniversite yönetimini protesto için eylem yapma kararı almıştı. Eyleme katılım belki de eylemi planlayanları dahi şaşırtacak kadar fazlaydı.
Daha sonra CHP’liler Saraçhane’de toplanmaya başladı. Saraçhanedeki ilk eylem de İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin barikatları aşıp Saraçhane’ye varmasıyla kalabalık bir hal aldı.
İstanbul Üniversitesi öğrencilerini ODTÜ ve 9 Eylül Üniversitesi öğrencileri izledi.
Ben iddia ediyorum, öğrenciler sokağa çıkana dek CHP yönetimi böylesine kitlesel gösteriler olabileceğini tahmin etmemişti.
***
- İkincisi: Şiddet ve saldırı konusu. Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından sonra başlayan eylemler belki de Türkiye tarihinin en barışçıl gösterileriydi. Bunda CHP lideri Özgür Özel’in sorumlu hareket etmesinin büyük katkısı var. Saraçhane’deki yüzbinlerce insanın, Maltepe’de milyondan fazla insanın katıldığı mitinglerin Özel sayesinde kontrolden çıkmadığının altını çizmekte yarar var. Gençlerin de Özel’in uyarılarını büyük ölçüde dikkate aldığını hepimiz canlı canlı izledik.
Bu gösteriler sürecinde ne yazık ki şiddet daha çok kolluk kuvvetlerinden geldi. Ankara’da polisin karşısındaki “eylemci” görüntülü sivil kıyafetli birinin gözaltına alınırken “ben polisim, bırakın beni” diye bağırması, polisin eylemcilere şiddet uygulamak için hangi yöntemlere başvurduğunun da göstergesiydi.
***
- Üçüncüsü: “Gençleri yedirtmeyeceğiz, kullandırtmayacağız” meselesine gelince: Sokağa çıkan gençler, CHP’yi pasif buluyor, Özgür Özel “miting bitti dağılalım” dediği halde dağılmak istemiyordu. Ankara’da CHP örgütünün “mitingimiz bitti” açıklamasına alandaki gençlerin nasıl tepki gösterdiğine bizzat gazeteci olarak şahit oldum.
CHP’nin gençleri kullanmak için özel bir çabası olmadığı gibi gençler CHP’yi güçlü bir siyasi parti olarak yanlarında görmek ve CHP’nin son seçimlerde birinci parti olmasından gelen gücünü kullanmak istedi.
Asıl gençlerin geleceğini karartmak isteyenler, çocukları yatarı olmayan suçtan hapse atmak, kafataslarını çatlatmak, burunlarını kırmak, kaburgalarını ezmek, kız öğrencileri taciz etmek, öğrencilerin sınavlara girmelerini engellemek, savunmasız gençleri katillerle tecavüzcülerle aynı koğuşlara atmak gibi fiilleri işleyenler değil miydi?
Bu durumda “gençleri yedirtmeyiz” demesi gereken asıl CHP değil midir?
***
İktidar aylardır bir nevi “devletin demir yumruğunu” konuşturmaya çalışıyor.
Bu anlayışa göre iktidar hiçbir zaman haksız olmaz, iktidar her zaman doğruyu yapar. İktidarın mağdur ettiği söylenenler aslında devlete karşı gelmiştir. İktidar aslında devlettir.
Nereden mi biliyorum?
Hem Türkiye hem dünya tarihi benzer söylemlerle, benzer iktidarlarla ve benzer liderlerle doludur.
Keşke cumhurbaşkanı partinin oluşturduğu listelerle yanına getirilen ve esas duruşta oturan torpilli gençlerle değil de gerçek anlamda hayat mücadelesi veren, gelecek kaygısı yaşayan, büyük kentlerde barınma ve beslenme sorunu olan gençlerle buluşsa da gençlerin hayatını neyin kararttığını kendilerinden dinlese.
Gençlerin geleceğini asıl karartanın iktidarın uyguladığı politikaların, eğitim sistemindeki çürümenin, özgürlüklerdeki azalmanın, istihdam sorunlarının ve geleceği öngörememe sorununun olduğunu, on binlerce gencin bu nedenlerden dolayı yurt dışına gitmeye çalıştığını belki bu vesileyle görür.