Yılın son gününde berber koltuğunda bir süre TRT Haber izledim.
Doğal olarak ilk haber Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Biraz daha sabır”
mesajıydı.
Koca Cumhurbaşkanı’nın “sabredin” diye diye dilinde tüy bitti, biz
ulusça “sabreden
derviş” olduk ama bir
türlü muradımıza
eremedik. Anlaşılan
2025 de hepimiz için
“sabır yılı” olacak.
***
Peşi sıra Suriye cezaevlerindeki insan hakları ihlalleri, Suriye Enformasyon Bakanı’nın dezenformasyondan yakındığı konuşması geldi.
Çokça hamaset vardı Suriye haberlerinde.
Sonra Gazze haberi...
Gören de Türkiye’nin Gazze’yi İsrail katliamlarından kurtardığını sanır. Sanki Gazzeli çocukların derdine derman olmuşuz da Gazzeli çocuklar Türkiye sayesinde rahat nefes alıyor.
(Hele İmam Hatip okulları başta olmak üzere milli eğitim okullarına bir gidin. Milyonlarca çocuk sabahtan akşama kadar hamaset dolu Gazze ve Suriye nutukları dinliyor. ÇEDES’çiler, çocukların ellerine silah verip birbirlerini vurma rolü kestiriyor.)
***
Arada bir de “insan hakları” haberi vardı. Başlığı duyunca TRT’nin Tayfun Kahraman’a yapılan işkenceyi ya da ülkede yaşanan adaletsizlikleri haber yapacağını düşünür müsünüz? Tabii ki ben de düşünmedim. Yine de merak ettim konuyu.
Efendim, insanlar görme engellilerin yürüme yollarına araç park ediyormuş.
Elbette engellilerin engelsiz bir hayat sürmesi şart. O yollara araç park edenler insanlığından çıkmış, medeniyetten nasibini almamış cahil düşüncesiz insanlardır. Ancak insan hakları ihlallerinin, bizzat devlet ve idare tarafından insanlara karşı yapılan ihlaller olduğunu o raporu yazanlara, o raporu haber yapanlara kim anlatacak?
***
Ardından 2024’te çalışanlar ve emekliler için hükümetin yaptığı muhteşem hizmetler sıralandı.
“Asgari ücrete yüzde 49 zam geldi” altyazısını görünce, “Hay Allah atlamışım, ben yüzde 30 zam biliyordum” dedim kendi kendime. Meğer TRT’nin kastettiği 2023’ten 2024’e geçilirken, yani asgari ücretin 17 bin 2 liraya çıkarılırken yapılan zammış.
Haberi dinleseniz kendinizi başka ülkede sanırsınız. Sanki bizim emekliler de emekli maaşlarını alınca İspanya’da Yunanistan’da tatile gidebiliyor!
***
Gelelim, en çok ilgimi çeken konuya:
Haberin başlığı “psikolojik açlık” idi.
Uzmanlar insanların bazen çok tok olmalarına rağmen açlık hissedebildiğini söylüyormuş.
Haberin mesajı açık açık şuydu: “Aslında toksunuz ama kendinizi psikolojik olarak aç hissediyorsunuz.”
Sizi gidi sizi...
İkide bir “açlık sınırı” ya da “yoksulluk sınırı” diyenler, asgari ücret, en düşük emekli maaşı diyerek başımızda boza pişirenler, siz kimi kandırıyorsunuz.
Hepiniz psikolojik açsınız!
***
Ben berber koltuğundan kalkarken TRT Haber’in bülteni de bitmişti. Dışarıya çıktığımda NEFES Ankara Haber Müdürü Mahmut Aydın’ı aradım. TCDD’nin Delice-Çorum Yüksek Hızlı Tren Hattı İhalesi’ndeki son durumu sordum.
Konuşurken hep aynı isimler geçiyordu: Cengiz, Rönesans, Yapı Merkezi...
Türkiye’de son 10 yılda yapılan büyük kamu ihalelerini alan şirketler.
Bir de rakamlar var, siz, biz hayal dahi edemeyiz: 84,5 milyar lira...
Telefonu kapattıktan sonra aklıma TRT’nin haberi geldi.
“Hepsi psikolojik aç bu şirketlerin” dedim.
Doymuyorlar, doymak bilmiyorlar. Kasaları kamudan transfer edilen servetlerle dolu ama doymak bilmiyorlar.
***
Böyle kendi kendime söylenirken aklıma iki önemli müteahhit arasında geçen şu diyalog geldi:
- “Abi 50 kilometrelik yol ihalesine de girmeyin. Bırakın genç arkadaşlarımız alsın, makina parkı kurabilsinler, nefes alsınlar biraz.”
- “Hayır kardeşim. Benim orada milyarlarca liralık baraj yatırımım var. O yol baraj için önemli. O nedenle ben yapacağım.”
- “O zaman madem baraj için hayati, 50 kilometrelik yolu bedava yapın, devlete armağanınız olsun.”
- Niye ben yapayım, ben devletten zengin miyim?
Evet artık devlet kadar zenginsiniz. Hepiniz 22 yıl önce Harun’dunuz şimdi Karun oldunuz ve hala kimseye göz açtırmıyorsunuz.
Doymuyorsunuz.
Psikolojik açsınız!
(Bu arada Harun ve Karun demişken Numan Kurtulmuş’un da kulaklarını çınlatalım. 2025’in ilk çınlaması sayemizde olsun... Nasıl katlanıyor acaba bu Karunlara?)