Ülkemiz gerçekten gericiliğin ve daha da önemlisi büyük bir ikiyüzlülüğün tahakkümü altına sokulmaya çalışılıyor.
Bugün size bu gericiliği ve ikiyüzlülüğü anlatan iki örnek anlatacağım.
İlki Diyarbakır’dan.
Devlet Tiyatroları, Serkan Budak’ın yönetmenliğini yaptığı “Karımın Kocası” isimli oyunu bir süredir sergiliyordu.
Gaffar Okkan başta olmak üzere yüzlerce insanın katili de olan terör örgütü Hizbullah’ın siyasi uzantısı HüdaPar, oyunu protesto etmeye başladı.
Protesto iktidar ortağından gelince, Devlet Tiyatroları yönetimi, korkakça davranarak oyunun adını “Evlilik Komedisi” diye değiştirdi.
Bu geri adımdan cesaret alan Hizbullahçılar da bu kez protesto için sokağa indi.
Diyeceksiniz ki fikir özgürlüğü!
HüdaPar’ın da bu oyundaki detaylara karşı çıkma hakkı var.
Evet olabilir. Şiddete bulaşmadıkları sürece oyunu protesto etmeleri hakları.
Gelin görün ki karşımızda iki önemli iki yüzlülük var.
1- Tiyatronun da fikir özgürlüğü hakkı var. Oyunu beğenmezseniz izlemezsiniz, etkilenmesini istemediğiniz yakınlarınıza izlettirmezsiniz olur biter.
2- Meslektaşlarımızın “oyunu izlediniz mi” sorusunu yönelttiği hiçbir protestocu “evet” yanıtını vermemiş. Yani protesto edenlerin tamamı kulaktan dolma bilgilerle sokağa inmiş.
***
İnsanları izlemedikleri bir oyuna karşı kışkırtmak, sanata saçma sapan bir ahlak formatı atmaya çalışmak ikiyüzlülük değil midir?
Olayda bir başka ikiyüzlülük boyutu daha var.
Malumunuz, Diyarbakır’da 8 yaşında minicik bir kız çocuğu, Narin, aile içinde katledildi.
Bugün de duruşması olacak.
Duruşmalar sırasında genel ahlakla bağdaşmayan onlarca şey dile getirildi. Her şeyden önemlisi ortada insanlık dışı bir canavarlık söz konusu.
Ancak HüdaParlılar nedense Narin cinayeti hiç yaşanmamış gibi olaya kayıtsızlar.
Bu ikiyüzlülük değil de nedir?
Cinayetin yaşandığı aile size yakın olunca, 8 yaşındaki bir çocuğun katledilip, canice işlenmiş cinayetin örtbas edilmesi çabasını ahlaksızlık olarak görmeyeceksiniz, kılınızı kıpırdatmayacaksınız, bir tiyatro oyununu ahlaksızlık var diye engellemeye çalışacaksınız!
***
Gelelim ikinci örneğe...
AK Parti iktidarı günlerdir Suriye’de yönetimi devralan Heyet Tahrir Şam örgütünü “cici” göstermek için uğraşıp duruyor.
İktidar yanlısı medyada en son “Suriye’de Noel kutlamaları” diye boy boy fotoğraflar yayınlanıyor.
“Suriye’de Noel resmi bayram ilan edildi” başlıkları atılıyor.
Peki Hristiyanların da yaşadığı ülkemizde Noel kutlamaları aynı coşkuyla karşılanıyor mu?
Elbette hayır!
Onlarca cemaat, tarikat insanlara bırakın Noel’i, yılbaşı kutlanmasın diye baskı oluşturmaya çalışıyor.
Suriye’de Noel kutlanıyor haberlerini gözümüze sokanlar, Yıldız Üniversitesi’nde gençlerin süslediği çam ağacının önünde “protesto namazı” kılıyor!
İnsan ister istemez soruyor:
“Madem yılbaşı kutlamalarına karşı çıkma konusunda bu kadar samimisiniz, o zaman HTŞ’nin Noel’le ilgili kararına neden bu kadar çok sevindiniz?”
Allah aşkına bu iki yüzlülük değil de nedir?
***
Bu protestoları yapanların bir başka ikiyüzlülüğü daha var.
Halkın yarısı açlık sınırı seviyesinde bir gelirle yaşamaya çalışıyor. Açıklanan asgari ücret, yani 22 bin 104 lira, 1 Şubat 2024 günü cebe giren 17 bin 2 liranın alım gücüne dahi yetişmiyor. En düşük emekli ücreti sefaletin fotoğrafına dönüşmüş durumda.
Protesto için çam ağacının önünde namaz kılan, tiyatro basan bu “muhafazakâr” eylemcilerin de büyük bölümü düşük gelirle yaşam mücadelesi veren gruptan insanlar.
Ancak iktidara içinde bulundukları bu durumun hesabını sorma konusunda, tiyatro basma, yılbaşı kutlamalarını protesto etme konusunda gösterdikleri “cesaretten” eser yok!
Ne diyebilirim ki?
Ortada bu kadar iki yüzlülük varken, bu ekonomik sefaleti yaşamayı sonuna kadar hak ediyoruz!