Yazıyı yazmadan önce şu bilgiyi vereyim:
Alkol ve sigara konusunda Yeşilaycı sayılırım. Sigaraya hiç tahammül edemem. Alkolle ilişkimi de sosyal içici seviyesine dahi çıkaramadım.
Bu tavrımın tek nedeni ikisinin de insan sağlığına zararlı olduğunu düşünmemdir.
Malumunuz, bu aralar sürekli sahte içkiden ölüm haberleri okuyoruz.
Başkent Ankara’da en son 58 kişinin öldüğü ve 40 kişinin yoğun bakımda olduğu yazıldı.
Haberler o kadar tuhaf ki hiçbir detay yok.
Mesela “58 kişi ne kadar zamanda öldü” sorusunun yanıtı yok.
Mesela “58 kişi nerede öldü” sorusunun yanıtı yok.
Biz de detayları arayıp bulmaya ipuçlarını değerlendirmeye çalışıyoruz.
Ankara’daki ölümlerle ilgili soruşturmalara bakan adliyenin konumu en önemli ipucu. Sincan’daki Batı Adliyesi’ni kastediyorum.
Zira ölümlerin önemli bölümü, Ankara’nın ilçelerinde, bir nevi kırsalında meydana geliyor. Çünkü insanlar sahte içkileri bir yerlerden satın alıp evlerinde ya da piknik misali buluşmalarda içiyor.
Kanaatimce sahte içki meselesinin iki önemli boyutu var:
***
- İlk boyutu aynı zamanda meselenin özünü oluşturuyor. O da şu: Devletimiz alkollü içkileri en büyük gelir kapılarından birine dönüştürmüş.
70 cl’lik ve yüzde 45 alkollü bir içkinin bugünkü vergisiz satış fiyatı 361 lira 48 kuruş. Ancak üzerine önce 430 lira 19 kuruş (maktu hale getirilen) ÖTV ekleniyor. ÖTV’li fiyata da 158 lira 33 kuruş KDV ekleniyor. Etti mi size 950 lira?
Gördüğünüz gibi 950 liraya satılan alkollü bir içkinin yüzde 62’si yani 589 lirası vergiden ibaret.
Şimdi gelin alkollü içkilerdeki fiyat artışını gösteren bir örnek görelim:
Bu ilan 2008’de günlük satılan bir gazetede yayınlanmış (O tarihlerde alkol reklamı yapılabiliyormuş).
Fiyatı 19.90 lira.
Şimdi gelin Merkez Bankası’nın enflasyon hesaplayıcı uygulamasından açıklanan resmi enflasyon rakamlarına göre bugün aynı içkinin kaç lira olması gerektiğine bakalım:
O tarihten bu yana enflasyon yüzde 1657 olmuş. Yani 19.90 liranın 16.57 kat artmış olması lazım. O da ne çıkıyor dersiniz?
349 lira.
Biraz önce aktardığım vergisiz fiyatla neredeyse aynı.
Bir başka detay daha:
2010 yılında aynı içkinin bir litresi için maktu ÖTV miktarı 51 lira 88 kuruşken bugün bin 365 lira 71 kuruş.
Sadece vergideki 15 yıllık artış yüzde 2 bin 553.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin:
Bu fahiş vergiler sahte içkiyi teşvik değil nedir?
İnsanlar pahalı olduğu için alkol almaktan vazgeçiyor mu?
Maalesef hayır.
Tersine, alkollü içkiye ucuz bir şekilde ulaşma çabasına giriyor, bazen de ucuz olduğu için gayri yasal yöntemlerle üretilip piyasaya sürülmüş içkileri alıyorlar.
Bu da maalesef ölümlerle de sonuçlanan o olayların yaşanmasına neden oluyor.
Bu durumda “sahte içki devletin eseridir” dersem yalan olur mu?
***
- İkinci boyut, sosyal yaşamı dizayn etmekle ilgili bir durum.
Sahte içkiler en çok merdiven altı ortamlarda üretilmesine ve piyasada el altından satılmasına karşın, haberleri servis eden kurumlarımız, sanki bütün sahte içkiler eğlence mekanlarında, barlarda, meyhanelerde satılıyormuş gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar.
Bu algıyı yaymak için de yok efendim şu lokantada sahte içkiden şu kadar insan ölmüş, yok efendim şu lokantada şu kadar sahte içki yakalanmış gibi dedikodular yayıyorlar.
İnsanlar alkollü içki satılan mekanlara gitmesin diye ortaya konulan bu çaba, kentleri sosyal olarak şekillendirme çabasının da bir sonucu olsa gerek.
***
Ne büyük çelişki değil mi?
Bir taraftan dini gerekçelerle alkollü içkilerin tüketilmesini engellemeye çalışacaksınız. Diğer taraftan alkollü içkileri devletin en önemli gelir kalemlerinden biri yapacaksınız. Çok merak ediyorum devletten maaş alan o muhafazakâr bürokratlarımız, din adamlarımız, emniyet müdürlerimiz maaşlarında alkolden gelen vergilerin de bulunduğunu biliyorlar mı?