Solskjaer'in dokunuşları yavaş yavaş etkisini göstermeye başladı. Her şeyden önce oyuncuların daha moralli ve öz güvenlerinin yükseldiği gözüküyor. Futbolcular daha gayretli ve kendilerinden ne beklendiğinin farkında olan bir görüntü veriyorlar.

Solskjaer adeta Konfiçyus’un söylediği gibi “Büyük yolculuklar küçük adımlarla başlar” düsturu ile işleri yavaş yavaş ilerletiyor.

Bu demek değil ki Gaziantep’e karşı bariz bir üstünlük sağladılar. İlk yarıda deplasmanda hiç geri adım atmayan Gaziantep hızlı ve organize çıkışları ile zaman zaman Beşiktaş kalesini tehdit etti. Ancak Rafa Silva’nın fırsatçılığı neticesinde kazanılan penaltı psikolojik üstünlüğü Beşiktaş’a geçirdi.

İkinci yarıda Gaziantep’in daha fazla hücum düşünmek zorunda oluşu maçta karşılıklı atakları artırdı. Beşiktaş’ın değerlendiremediği pozisyonlar sonrası, duran topla kalesinde gördüğü gol her şeyi sıfırladı. Gaziantep 10 kişi kalıncaya kadar eşitlik bozulmadı. Beşiktaş’tan gol beklerken eksik rakip golü de 3 puanı da buldu.

Ben 3-5-2’den falan anlamam, bu yaştan sonra uzağı da iyi göremem ama saha içerisindeki “emek hırsızlarını” nerede görsem hemen seçerim! Hani yıllarca hakemlere “emek hırsızı” denmişti ya! Oysa şimdi maç başlar başlamaz sahada bir sürü figüran türüyor ve kurşun yemiş gibi en ufak temasta kendilerini yere atıyorlar.

Bu yüzden de hemen hiçbiri figüranlıktan öte gidemiyor. Çünkü mantaliteleri bozuk! O kadar bozuk ki, adam yerde eliyle rakibin ayağına çelme takıyor penaltı verince de itiraz ediyor, ben ne yaptım diye!

Yahu hiç mi utanmazsınız!