ÖYLE bir büyük takım düşünün ki, yarım sezonda üç başkan değişmiş. Antrenör belli değil. Ödemeler şüpheli. Hal böyle olunca da “dünün güneşi ile bugünün çamaşırı kurumuyor.” Yani “dünün büyüğü ile bugünün maçı kazanılmıyor!”
MAÇA Rizespor “Ev sahibi hücum oynar”, Beşiktaş ise, “Deplasmanda temkinli oynanır” korkaklığı ile başladı. İlk 20 dakikada maç Rize lehine 4-0 ya da 35. dakikada 5-0 olmadıysa bunda en büyük pay önce kaleci Mert, sonra da Çarşı’da verilmiş sadakalar sayesindeydi sanırım!
HEMEN her hücumda Beşiktaş ceza sahasına 5-6 kişi ile giren Rizespor gösterdi ki, başarı için önce
istekli olmak gerek. Bunun yanında beceriniz de varsa sizi kimse tutamaz, büyük takım olursunuz. Yoksa,
Rizespor olursunuz. Rize adına öyle pozisyonlar kaçtı ki, gol yapmak dışarı vurmaktan kolayken, Rizeli oyuncular zor olanı başardı! Ancak Gedson, madem onlar atamıyor bari ben atayım diyerek kendi kalesine attı. Son dakikada ise hücuma çıkarken kaptırılan top Rize’ye pahalıya mal oldu. Devre 1-1 bitti.
2. YARI herkes için vakit kaybından başka bir şey değildi. Her şey marka değerini kalkan yapıp yıllar süren kontrolsüz ve şişirilmiş transfer harcamaları ile kasanın boşaltılması ve geleceğin de rehin verilmesi ile başladı. Aynı ülkenin genel durumu gibi! Bugünü milat kabul etsek hem Beşiktaş hem de diğer kulüplerimizin içinde bulunduğu fi nansal çürümüşlük, ülkenin içindeki bulunduğu çürümüşlükle yol arkadaşı olduğu için düzelmesi 10’larca yıl alacak gibi. Ama kimin umurunda!