Maç, ev sahibinin orta sahayı kalabalık tutarak, oyunu Beşiktaş sahasına yıkmasıyla başladı. 13. dakikada ilk Beşiktaş hücumunda Semih’in kafa vuruşunun direkten dönmesi, maçın gidişatını değiştiren şans faktörü oldu. Beşiktaş’ta hoca değişikliğinin Bilbao maçındaki takıma olumlu yansıması gibi, Antalyaspor’da da ilk yarıda Emre Belözoğlu’nun gelmesiyle takım enerjisinin biraz yükseldiği görüldü.
Antalya her ne kadar hücum organizasyonlarını sol kanattan tercih etmiş gibi görünse de ceza sahası çevresindeki beceriksizlikler, maçı uyku öncesi masallara çevirdi. Sezona ana karakterlerin birçoğunu değiştirerek başlamaları belki de burada en büyük etkendi.
Beşiktaş oyunu kendi yarı sahasında kabul ederek, sabırla top kapmaya çalışıp daha temkinli bir görüntü verdi. Solskjaer, Bilbao maçında her ne kadar çıtayı çok yükseğe çekse de kendisine… Bu takımın ülke liginde iç-dış saha ayırımı yapmadan, her maça kazanmak için çıkması gerektiğini, her ne olursa olsun şampiyonluktan başka hedefinin olmaması gerektiğini anlatılması gerekir. Yoksa iki ileri bir geri ile bu iş olmaz!
İkinci yarıda Beşiktaş biraz daha hücum düşünse de pozisyon bakımından kısır, tatsız-tuzsuz geçti maç. Mümkün olsa iki takıma birer puan vermek yerine, birer puanları silmek daha doğru olurdu.
Görünen o ki Türk futbolu, Semih Kılıçsoy adında bir yıldız kazanmak üzere. Ancak bu, onun oyun stilini değiştirmesine bağlı. Özellikle top sürme sırasında kafa kalkmaz ve oyunu okuyamazsa, küçük takımların büyük oyuncusu olarak devam eder!