Basiretsiz tüccar gibi davranan bir federasyonun şemsiyesi altında oynanan dünya derbisinde hakem işleri çorbaya çevrilmesine rağmen, maçı kazasız belasız bitiren üçlüyü tebrik ederim. Hacıosmanoğlu’nu bu yönetimle şimdilik ipten aldılar! Ancak bu pilav, pardon bu hakem işleri daha çok sulanacak şüpheniz olmasın!

Maç her iki takımın müthiş konsantrasyonu ile başladı. En çok dikkatimi çeken şey oyuncuların, hatta seyircilerin bile (!) ‘elin hakeminden’ nasıl çekindikleriydi! Ne de olsa federasyon başkanları var sözde asıp kesip, icraatta! Öyle ya; körle yatan şaşı kalkarmış.

İlk 20 dakika Galatasaray her ne kadar topu daha fazla kontrol ettiyse de dakikalar ilerledikçe oyun dengeye geldi. Her iki takımın da topu kaptırınca birebir baskı yapması ile ilk yarı oyundaki kilidi kimse açamadı.

Özellikle Yusuf ve Çağlar’ın, Barış ve Sallai’yi silindir gibi ezmeleri, Galatasaray’ın hücum organizasyonlarını büyük ölçüde sakatladı.

İkinci yarıya Galatasaray iyi başlasa da puana daha fazla ihtiyacı olan Fenerbahçe çabuk toparlanıp insiyatifi aldı ama bu da uzun sürmedi. Özellikle Szymanski’nin çıkışı ve Galatasaray’da Yunus ve Mertens’in oyuna girmesi ile oyun hakimiyeti yine el değiştirdi. Hikâye hep böyle devam etti ve maç başladığı gibi bitti.

VAR hakemlerinin 2 kez ‘top mu ele, el mi topa’ basit denklemi ile ilgili verdikleri ders umarım bundan sonraki saçma tartışmaları da sonlandırır. Hakemin milliyetine ve kariyerine göre maçı çirkinleştiremeyen futbolcular, yerli hakemlerimize de bazı şeyleri anlatabilmiştir! Unutmayın, siz ne kadar izin verirseniz o kadar yapabilirler, gördüğünüz üzere!