Cumartesi günü katıldığım paneli, “Ekopolitik” isimli düşünce kuruluşu tertip etmişti…
Konusu “Ayrışmadan uzlaşmaya: Demokrasiyi yaşatmak güçlendirmek” olan panelde, değerli konuşmacılar:
Gündem hakkında da görüşlerini belirttiler…
Yani; adı henüz konulmayan… Benim ise, “terörü kalıcı olarak sonlandırma çabaları” olarak tanımlamaya çalıştığım “siyasetçi çalışmaları…”
Türkiye’nin aslında bir tek sorunu (Kürt sorunu) olmadığını…
Sorunlar yumağını çözmeye çalışan bir kedi gibi çabaladığını: İşin uzmanlarından dinleyince daha iyi anlıyorsunuz…
Çünkü…
Demokrasi eksik…
Hukuk eksik…
Yargı bağımsızlığı sakatlı…
Kuvvetler Ayrılığı İlkesi değil, tek kişinin inisiyatifine terk edilmiş, Kuvvetler Birliği hüküm sürüyor…
Bu değerli kurumlar eksik olunca: Ekonomiye güven duyulmuyor…
Haliyle: sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlayacak finansman ve yatırım eksik…
HER ŞEYE RAĞMEN UMUTLU OLMAK
Ülkemizde “insan hakları” deseniz…
Bir dizi filmde ölen hayali kahramanın, hayatı kadar bile değerli değil…
Zira ve ne yazık ki:
İnsan hakları…
İç/dış barışın inşası…
Bunu başarmak için gerekli siyasi uzlaşma ve terörü tamamen bitirme gibi alanlarda halkın geneli duyarsız…
Hak ve adalet duygusu, bir dilim ekmek arayışı kadar gelişmemiş bir toplumla (Şimdilik) gelinebilecek yer ancak burası…
Konuşmacılardan Bekir Ağırdır’ın nefis analizini dinlerken, aklımdan, az önce okuduklarınız geçiyordu…
Ağırdır konuşmasını mealen şöyle bitirdi:
“Aklım umutsuz olmamı, kalbim ise umutlu olmamı söylüyor.”
Oysa her videomu, “enseyi karartmayın, umudunuzu asla kaybetmeyin” diye bitiririm…
Peki ben neyi alkışlamıştım?..
Bekir Bey’in umutsuzluğunu mu umudunu mu?..
Söyleyeyim:
Önce “umutsuzum” deyip sonra “kalbindeki tükenmeyen umudunu…” alkışladım. Çünkü ben asla umutsuz değilim…
DÜŞÜNCE KURULUŞLARI VE STK’LAR
Siyaset, bireylerin ve toplumların yaşamını düzenleyen en temel alanlardan biri...
Siyasi partiler ise…
Toplumsal ihtiyaçlar ve ideolojik yaklaşımlar doğrultusunda şekillenen yapılar olarak: Demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarıdır...
“Siyasete yön veren” değil ama “siyasetçinin gıdası” olarak kabul edilmesi gereken seçmeni; pişiren, olgunlaştıranlar ise:
Düşünce ve STK’lardır (Sivil Toplum Kuruluşları…).
Ancak…
Ülkede gerçek bir demokratik hukuk devleti varsa eğer…
Düşünce ve sivil toplum kuruluşları, ekonomik bağımsızlığını kazanır, gelişir ve özgürleşirse…
İşte o zaman siyaset ve siyasetçi: Yönünü bu kurumlara bakarak bulmak zorunda kalır…
Neden mi?..
Gıdayı kapmak için…
O halde hem düşünce kuruluşlarımıza ve hem de STK’lara çok büyük sorumluluk düşüyor…
Türkiye’nin ekonomik ve sosyal (İnsanî) gelişmişliğinin önündeki en büyük engellerin neler olduğunu ve…
Bu sorunları nasıl çözeceğimizi anlatmak…
Mesela: Kamuoyu araştırmalarında kararsızların (%35) neden en büyük parti olduğunu?.. Buna rağmen seçmenlerin niçin merkez siyaseti değil de ideolojik siyaset yapan irili ufaklı partileri tercih ettiğini, bilim yoluyla açıklamak…
%35 KARARSIZ SEÇMEN YELPAZENİN NERESİNDE?
Siyasi yelpazede 3 temel kanat vardır: Merkez, sağ ve sol… Bu akımlar; ekonomik, toplumsal ve politik konulara yaklaşımlarında belirgin farklılıklar gösterir…
MERKEZ SİYASET
Merkez siyaset, ideolojik aşırılıklardan uzak durmayı ve farklı kesimlerin ortak çıkarlarını temsil etmeyi amaçlar…
Sağ ve sol politikaların bazı unsurlarını benimser, bazı unsurlarını ise dışlar:
“Efradını câmi, ağyarını mâni” yaparak bir denge kurmaya çalışır...
Pragmatisttir…
Ilımlıdır ve uzlaşmadan yanadır...
Özel sektörün gücünü kabul ederken, sosyal devlet anlayışıyla kamu hizmetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesini destekler (Liberal Demokrat Sosyalist/En az eşitsizlik…)
Çoğulcu demokrasiye ve bireysel haklara vurgu yapar…
Geleneksel değerlere saygı göstermekle birlikte değişime açıktır...
Kutuplaşmayı yok etmeyi hedefler ve geniş kitlelere hitap eder...
SAĞ SİYASET
Sağ siyaset; toplumsal düzeni korumayı ve bireysel özgürlükleri ekonomik anlamda öne çıkarmayı amaçlar…
Genellikle geleneksel değerleri, özel mülkiyeti ve serbest piyasa ekonomisini savunur...
Muhafazakârdır, milliyetçidir ve bireyciliği önceler...
Serbest piyasa ekonomisine öncelik verir, devletin ekonomiye müdahalesini sınırlandırır…
Geleneksel aile yapısını ve ulusal kimliği savunur, iktidara geldiklerinde göç ve küreselleşme konularında daha sınırlayıcı politikalar uygulayacaklarını vaat eder...
SOL SİYASET
Sol siyaset; toplumsal eşitsizliklerle mücadele etmeyi ve dezavantajlı grupları desteklemeyi önceliklendirir...
Sosyal adalet, dayanışma ve kamusal hizmetlerin güçlendirilmesi konularında yoğunlaşır...
Sosyalizm, ilericilik ve kolektivizm konularında taviz vermeye yanaşmaz...
Devletin ekonomide daha etkin bir rol oynaması gerektiğini ve bu nedenle…
Kamu hizmetlerinin artırılmasını, gelir dağılımında adaleti amaçlar...
Çoğulculuk, insan hakları ve çevre koruma konularına önem verir…
O halde sorayım?..
Sizce: %35 kararsız seçmen yelpazenin neresinde?..