Venezuela bana çok yakından bildiğim bir ülkeyi hatırlatıyor. Tam söyleyeceğim, dilimin ucunda ama adı bir türlü aklıma gelmiyor! Durun biraz anlatayım, bana yardımcı olmaya çalışın…
Venezuela’nın eski başkanı Chavez, hapisten çıktıktan sonra 1998’de yönetime geçtiğinde, ülkenin dünya liderliğine oynayacağı mesajlarını veriyordu.
Petrol fiyatlarının yükselişiyle birlikte Venezuela ekonomisine hatırı sayılır miktarda para girdi. Bu kaynağa güvenen ülke, sanki sonsuza dek para gelecekmiş gibi hızlı bir borçlanma sürecine girdi.
***
Bu paranın büyük kısmı, köprüler, hastaneler ve konutlar gibi seçmenin ilgisini çekecek büyük inşaat projelerine harcandı. Milyonlarca kişiye ev dağıtıldı.
Yandaşlar da unutulmadı; onların hesaplarına da büyük servetler aktı. Petrolün bol olması sayesinde benzin neredeyse bedavaya verildi. Seçim öncelerinde ise binlerce ton gıda kolisi dağıtıldı. Bulunan her kuruş hesapsızca harcandı. Paralar yandaşlarının cebine aktı.
***
Petrolden para gelmeye devam ederken, Chavez arkasında ciddi bir destek buldu ve bu güce dayanarak hızla otoriterleşme, tek adam olma yolunda adımlar attı. Yönetimi kendi ideolojik sistemine göre yeniden şekillendirdi. Böylece “atı alan Üsküdar’ı geçti.”
Kötü gidişatta sürekli dış güçleri suçladı, “bize saldırıyorlar” diyerek içeride safları sıkılaştırdı. Medyayı tamamen kontrol altına aldı.
***
Chavez ruhunu teslim edince eski bir otobüs şoförü olan Maduro devlet başkanı koltuğuna oturdu. Maduro’nun bir üniversite diploması bile yoktu!
Bizim varlık fonuna benzer Fonden’i kurarak ülkenin en değerli şirketlerini ve petrol gelirlerini bu fona aktardı, kendisini de fonun başkanı yaptı.
Kötü yönetimin sonuçları fazla gecikmedi. Enflasyon hızla yükseldi. Fiyat etiketleri, zabıta baskısı sayesinde bir süre düşük tutulsa da bu durum bir serap olmaktan öteye geçemedi.
Raflarda devletin belirlediği düşük fiyatlar yazılıydı ama ürünlerin kendisi yoktu. Çiftçi üretim yapmıyor, sanayi mal üretmiyor, neredeyse her şey ithal ediliyordu. Ülke, ölçülemez hale gelen enflasyonla felaketin eşiğine geldi.
***
Aralık 2015’teki seçimlerde Maduro parlamentodaki çoğunluğu kaybetti. Ancak “Venezuela tipi başkanlık sistemi” sayesinde ülkeyi yönetmeye devam etti.
Üyelerini kendi atadığı yüksek mahkeme, muhalifleri tutuklayıp meclisin yetkilerini feshedince tüm güç Maduro’da toplandı. Venezuela’da muhalefet ile iktidar birbirlerini sürekli “darbeyle” suçlarken gerilim bir an bile azalmadı.
Maduro, muhalefet liderlerini yurt dışından, Venezuela’nın gelişmesini istemeyen güçlerden destek almakla itham etti. Kötü yönetim nedeniyle ülkenin iflası kaçınılmaz hale geldi.
***
En son yapılan Venezuela başkanlık seçimleri 28 Temmuz 2024 tarihinde gerçekleşti. Ana muhalefet adayı Edmundo González yüzde 67 oy aldı.
Zira Venezuela Ulusal Seçim Konseyi Maduro’nun oyların yüzde 51’ini alarak seçimi kazandığını açıkladı. Tabii ki yalandı. Seçim konseyinin bütün üyelerini Maduro atamıştı.
Maduro gider, Saduro gelir. Sistem yanlışsa, istersen cennette yaşa, sefalet peşini bırakmaz. Peki, hangi ülke Venezuela’nın yolundan gidiyor dersiniz?