Trump ikinci kez ABD başkanlık koltuğuna oturduğundan beri konuşmalarında övgüye değer bulduğu üç isimden bahsediyor: Putin, Kim Jong-Un ve Erdoğan… Üçü de kendi alanlarında tartışılmaz figürler ama bence en ilginç olanı Kim Jong-Un…

Yönettiği ülkenin resmi adı “Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti” olarak geçiyor. Görüldüğü üzere ülkeye “cumhuriyet” demekle olmuyor.

***

Yandaş kanallar sabah akşam düzenlediği İHA-SİHA özel yayınlarında askeri uzmanları konuşturup, her şeyi abartılı bir şekilde anlatıyorlar ya…

Kuzey Kore’nin elinde bildiğiniz atom bombası var. Hwasong-17 gibi kıtalararası nükleer başlık taşıyan füzelere sahip olduklarını, ABD’yi vurabileceklerini söyleyip duruyorlar.

Yaklaşık 1.2 milyon kişilik dünyanın en kalabalık ordularından biriyle “Songun” yani “Önce Ordu” politikasını yaşam biçimi haline getirmişler.

***

Başkan Kim Jong-Un, 27 yaşında ülkenin başına geçti. Kendisi 41 yaşında şimdi... Babası bundan on dört yıl önce aniden öldü! Açıkladılar; Sebebi yorgunluktu...

Taş mı taşıyordu? Hayır! Tatlı tatlı sarayında oturuyordu. Oğlu, oturmaktan yorulduğuna karar verdi. Hayırlı evlatmış! Onu ebediyen yatacağı yere gönderdi. Ülkenin başına kendi geçti.

***

Baba ölünce halk sokaklarda ağlamaktan telef oldu. Kendilerini yerden yere attılar. Peki, yıllardır fakirlikten kırılan, diktatörlükten ezilen milyonlar neye ağladı? Bence kendilerine…

Nitekim ağlamayanların anasını “kamplarda” ağlatacaklardı. Adam öz amcasını bile köpeklere yedirdi! Ağlamayana kim bilir neyi tersten gösterirdi?

***

Artık etrafındakiler nasıl dolduruyorlarsa o da kendini dünya lideri sanıp herkese kafa tutuyor. “Ey Amerika… Ey Japonya…” gibi cümlelerle konuşmaya başlıyor.

Milleti sefaletten ölümü göze alıp ülkeden kaçıyor. Bu “iyi gidiyoruz” diye anlatıp duruyor. Milleti de alkışlıyor. Yiyorsa alkışlamasalar ya…

***

Oysa adamın mis gibi ülkesi var. Ülkenin güneyinde dünya teknoloji devlerinden kardeşi Güney Kore… Kuzeyinde her geçen gün daha da zenginleşen Çin… Sağı, solu deniz… Denizin ötesi Japonya… Üret, sat, zenginleş işte… Boşuna macera arama…

Kore 80 yıl önce ikiye ayrıldı. Bu süreçte Güney Kore yıllık kişi başına 34.000 dolara ulaşırken, ölen liderine ağıt yakılan Kuzey Kore sadece 1.600 dolar seviyelerinde kaldı. Ayda 133 dolar eder. Otur ağla ama önce kendi durumuna ağla…

***

Görünen o ki, ülke bu şekilde yönetilmeye devam ederse, yıllar geçse de Kuzey Kore’den bir “cacık” olmayacak. Çin ve Rusya yardım etmese, açlıktan ölen milyonlarca Kuzey Koreliye milyonlar daha katılacak.

Tam yeri geldi, soru sorma zamanı… İsviçre neyiyle meşhur? İsviçre çakısı!

Kıtalararası nükleer füzelere sahip Kuzey Kore’de mi yaşamak istersiniz yoksa çakı üreten İsviçre’de mi? Kızım, sana söylüyorum, gelinim sen anla…