Erdoğan; “Enflasyon düştükçe alım gücü de artacağı için milletimizin sıkıntıları biraz daha hafifleyecek. Bunun için biraz daha sabredeceğiz…” dedi ama o aşamayı geçtik galiba… Artık dua etme zamanı… İşimiz Allah’a kaldı.

Yıllardır sabreden derviş misali, millet sabırda doktora yaparken bir yandan da fakirleşmeye devam etti.

***

Bizim milletin de kör noktası tam burası… Kendi kuru ekmek yer, yanına kireç peyniri katık eder, önünden milyonlarca dolarlık Mercedes ile 120 koruma arabası geçse alkıştan elleri şişer!

“Siz refah içerisinde yaşayıp kekik yatağında kuzu dolmalarını susuz götürüyorsunuz da neden ben sabrediyorum?” diye sormak aklına gelmez!

***

Enflasyon düştükçe alım gücü artar mı? Hadi oradan! Enflasyon denilen şey, fiyatların artış hızı... Yani fiyatlar artmasa da maaşınız da artmıyorsa, alım gücünüz zaten yerlerde sürünüyordur bunun anlamı…

Kısacası, mesele sadece enflasyon değil, maaşların enflasyona yetişip yetişemediğinde…

Geliriniz hızlı artıyorsa, enflasyonun etkisi de o kadar koymaz adama… Ama gelin görün ki bizim gelirler yavaş koşuyor, fiyatlar şimşek hızında… Bu ilişkiyi biri ona anlatabilir mi acaba?

***

Ülke ekonomisi üretim yapmayınca, pastanın büyüklüğü aynı kalıyor. Eee, biri daha büyük dilim yiyorsa, geriye kalanların dilimi küçülüyor. İşte bu yüzden zengin daha zengin, fakir daha fakir oluyor.

Tüm bunları anlatırken “Ekonomiden hiç anlamıyor” demeye dilim varmıyor. Elbette benden iyi bilir, sonuçta kendi alanının “ekonomi” olduğunu defalarca söyledi.

***

En güzeli; uluslararası belirsizlikten kaynaklanan ortamın Türkiye ekonomisi üzerinde yarattığı olumsuz tesirleri yanlış yorumluyor diyeyim de kimse kırılmasın.

Bunlar siyasetçi… Ne bekliyoruz onu da anlamıyorum ki! “Önce batırdık sonra sıvamaya çalıştık şimdi de tüy dikiyoruz” demeyecek tabii ki…

Ekonomi bağıra bağıra buralara kadar geldi… Algı yönetimi, şov yapmakla olsaydı bu işler dünyada fakir ülke kalmazdı.

***

Suç tamamen onda da değildi… “Ahdim olsun ki faizler, enflasyon ve cari açık düşecek” dedi… Bilimsel olsun istedi. Ekonomide “ahdim olsun” teorisini denedi... Millete de yedirdi…

Meğer ahdim ile ekonomi arasında bağlantı yokmuş. Sonradan öğrendi! Ülke tam olarak da hak ettiği gibi yönetildi.

***

Toplamda 22 kişinin oynadığı futbol maçını bile saha içerisindeki dört hakem ve VAR odasında iki hakem hep birlikte yönetiyor. Ne var ki 86 milyon kişilik ülkeyi tek kişi yönetmeye çalışınca böyle oluyor!

Bu kafayla kriz bitmez, dış güçlerin ardı arkası gelmez. Ekonomide yaşananlar işin bahanesi... Başkanlık sistemi sürdükçe daha çok “sabır” ister kendisi…