Bu hafta hep beraber çok şey öğrendiğimiz çok verimli bir hafta oldu. Türkiye çoğu zaman böyle pek çok şey gizli kapaklı gibi ama aslında ortada.
Terörsüz Türkiye sürecinin Bahçeli’nin aklına esip de yaptığı bir açıklamayla başlamadığı, iktidar ittifakındaki milliyetçi kanat olması nedeniyle üst tondan bu açıklamayı stratejik olarak Bahçeli’nin yaptığını öğrendik.
***
Özgür Özel’in açıklamasından, aralarında hukukçuların da bulunduğu bir heyetin bir yılı aşkın süredir bu iş üzerine çalıştığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu süreçten elbette haberdar olduğunu anladık.
Öcalan’ın açıklamasından, PKK’nın SSCB’nin çökmesiyle anlamını yitirdiği ancak daha sonra ittifak edebildiği dış güçlerin desteğiyle ayakta durabildiğini öğrendik.
Demokrasi derken herkesin demokrasiden aynı şeyi anlamadığını da bir kere daha hatırladık. Öcalan açıklamasına düştüğü notta “demokrasi, hukuki zemin” diye hatırlatıyor ama ilk çözüm sürecinin aksine bu sefer işin tek adam tek adama halledildiğine şahit olduk.
Öcalan açıklamasından yine PKK’nın tek tipçi uygulamalar nedeniyle kendine zemin bulduğunu, bu uygulamalar bitince de zemin kaybettiğini öğrendik. Cumhuriyetin tek tipçi uygulamaları derken, Atatürkçü çizgiyi kastettiğini anladık da sonra ‘tek tipçi uygulamalar bitti demokrasi geldi’ derken tam neyi kastettiğini çözemedik. Herkes demokrasi derken başka bir şey kastediyor sonucuna vardık.
Bahçeli’nin tweeti hem ramazan hem de yeni süreci kutlarken “Sahte ayrımcılıkların, yapay anlaşmazlıkların, cepheleşme ve yanlış anlamaların hayatımızdan tamamen arındığı kutlu bir dönemin eşiğindeyiz” dedi. Bu zaman üzerinde ter ter tepinilen, insanların hayatlarını cehenneme çevirten, insanların yıllarca cezaevlerinde çürümesine neden olan siyasetin, yanlış anlamalardan ibaret olduğunu öğrendik. Meğer her şey yapaymış.
Tanık olduğumuz en önemli nokta ise şu, örgüt Öcalan ile başladı Öcalan ile bitti. Kürt siyaseti Öcalan sonrası dönemde kendine yön arayacak.
***
Peki şimdi ne olur?
Bu süreç adım adım pişirildiği için belli ki, örgüt peyder pey silah bırakacak. Eğer Trump ile Erdoğan’ın arası çok acayip bir şey olur da bozulmazsa Suriye’de işler Türkiye’nin onay verdiği çerçevede ilerleyecek.
Erdoğan, bu süreci elbette siyasete evriltmek ister. CHP, Erdoğan’ın kapsamlı bir anayasa değişikliğine cesaret edemeyeceği görüşünde. Eğer durum oraya evrilirse, CHP daha da özgürlükçü bir öneri ile gelecek.
Muhtemelen iktidarın hamlesi DEM’in de desteğiyle erken seçim diyerek Erdoğan için bir dönem daha istemek olacak.