Erdoğan’ın TÜSİAD’a asıl yanıtı, Endonezya-Malezya gezisi sonrası vermesini bekliyordum. Cevap beklediğim sertlikte geldi. Erdoğan, TÜSİAD’ı klasikler arasında yerini alan “vesayet, darbecilik” vesaire ile itham ettikten sonra biraz da rakam verdi.
“Kişi başı gelir 15 bin doların üzerine çıktı” dedi. “Bu AK Parti iktidarının döneminde oldu. Siz ya hesap bilmiyorsunuz ya da hesabınız bozuk. 6100 km olan bölünmüş yol uzunluğumuz 30 bine yaklaştı. Sosyal yardımlarımızla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın yanında olduk. Refahı tabana yaydık” diye devam etti.
***
Buraya kadar her şey normal. Zaman zaman TÜSİAD benzer çıkışlarda bulunuyor, Erdoğan da çıkışıyor. Sivil toplum, dernekler üzerindeki siyasi baskı, bunun piyasaya etkisi falan buraları zaten çoktan geçtik.
Ancak işleri birkaç gömlek yukarıya taşıyan, Erdoğan bu açıklamaları yaptıktan birkaç saat sonra TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı Ömer Aras’ın gözaltına alınması oldu.
İş dünyasının iki isminin adliye koridorlarında, polisler kollarına girmiş, mahkemeye götürülürkenki videoları da ülkemizin görsel arşivinde yerini aldı.
***
Basına yansıdığı kadarıyla ifadesinde Aras, Türk ekonomisi daha iyi olsun diye bazı önerilerde bulunduğu söylemiş. Orhan Turan da “Türkiye’nin önünün açılması için birtakım örnekler vererek toplumun genel olarak hassasiyetini dile getirmeye çalıştım” demiş.
TÜSİAD yöneticileri ile ilgili Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nin karar yazısında, “Yaptıkları konuşma içeriği ve savunmalarında da belirttikleri üzere; yalnızca basın aracılığıyla bilgi sahibi oldukları ve içeriğini bilmedikleri olaylara ilişkin yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı dezenformasyon içerikli beyanlarda bulundukları” ifadesi kullanılmış. Böyle bir ifadeyi ilk kez görüyoruz. Yargı, başkanlara “bilmeden konuşmayın” demiş.
***
Türkiye ekonomisinin neden bu durumda olduğunu ve buradan çıkışa ilişkin tavsiyelerini paylaşan başkanlar neyi bilmiyor olabilir. Sanırım yargı burada Erdoğan’ın konuşmasını referans alıyor. “Siz bilmiyorsunuz, Erdoğan anlattı… Türkiye’de ekonomi çok iyi” denmek isteniyor anladığım kadarıyla. Bugüne kadar ekonominin kötü olduğu iktidarca kabul edilir ancak dış güçlerin Türkiye üzerindeki kötü emelleri ya da birtakım doğal afetler falan bahane olarak sıralanırdı. Şimdi demek ki “Hayır! Aslında ekonomi kötü falan değil” aşamasına geçtik.
***
Yalnız, yine hazır yeni anayasa konusu gündeme gelecek. Anayasayı hatırlatmakta fayda var. Anayasamızda güvence altına alınan özgürlüklerden biri de ifade özgürlüğü, velev ki başkan “yanlış söylemiş” olsun. İlgili siyasetçi çıkar bunu düzeltir, verisini raporunu sunar geçer gider. Her “yanlış söyleyen” gözaltına alınacaksa, bu yeni uygulamaysa, sadece hükümeti eleştiren kişilere mi uygulanacak? İktidar mensuplarına da acaba uygulanacak mı?
Anayasal güvence altına alınan haklar aslında yoksa, yeni bir anayasayı konuşmanın ne anlamı var?