Suriye’nin kuzey bölgesindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Suriye merkezi hükümetinin yaptığı anlaşma, önümüzdeki günlerde çok konuşulacak. Türkiye için çok önemli olan bu anlaşmanın kritik ayrıntıları var. PKK’lıların durumu, YPG ve PYD’nin geleceği tek tek belirlendi.

Türk istihbaratının sürecin başından beri yakından izlediği ve adeta yön verdiği görüşmeler, aylar sürdü. Suriye Merkezi Hükümetinin Türkiye’nin tanımıyla, YPG bölgesinin yönetimini neredeyse tamamen devralan bir anlaşma imzaladı.

ANLAŞMANIN DETAYLARI NEFES’TE

Bu süreçle ilgili ilginç kulis bilgileri var. Açıklanmayan detaylar önemli.

Tüm adımların atılması için verilen süre de 9 ay. Merkezi hükümete devredilecek olanlar sadece petrol ve gaz kaynakları değil. Havalimanları, güvenlik kurum ve birlikleri, cezaevleri, kamplar, maden ocakları dahil.

Bölgedeki tüm silahlı unsurlar ise Suriye ordusuna entegre edilecek. Buradaki ‘Suriyeliler’ ifadesinin Türkiye için özel bir önemi olduğunu herkes biliyordur.

Çünkü, YPG bölgesinde bulunan 3 bin Suriye vatandaşı olmayan silahlı güç olduğu iddia ediliyor. Bunun daha fazla olduğunu savunanlar da var. Türk istihbaratına göre bunların tamamı PKK’lı, artık bu coğrafyada olmayacaklar. Silah bırakacaklar, Suriye’yi terk edecekler.

Kuzey Irak Kürt yönetimi bunlara pek sıcak bakmıyor. Türkiye zaten istemiyor. Farklı ülkelere geçiş yapmaları planlanıyor. Ayrıca toplu veya gruplar halinde hareket etmeleri istenmiyor. Bizim açımızdan asıl izlenmesi gereken bu olacak.

YPG FESH EDİLECEK Mİ?

Türk istihbaratının iddiasına göre PYD artık siyasi partiye dönüşecek. YPG tamamen dağıtılacak. Geri kalan ise Suriye ordusunun bir parçası olacak. Ayrıca bu kişilerin belli bölgelerde gruplar halinde görev yapmalarına da izin verilmeyecek. Farklı bir yaklaşımın ‘paralel ordu’ anlamına geleceği Suriye tarafına da iletildi.

Kamuoyunun dün duyduğu anlaşmanın temelinin Ürdün’de 14 Aralık’ta yapılan ilk Suriye’nin komşuları toplantısında atıldığı biliniyor. Yani terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ‘PKK silah bırakmalı, kendini feshetmeli’ çağrısından önce, zaten istihbaratın gerekli adımları attığı savunuluyor.

İKİ ÖNEMLİ TOPLANTI

SDG’nin geri adım atmasında ABD’nin etkisini olduğu dile getiriliyor. Amerikan tarafı ile SDG’nin Suriye’de yeni yönetim oluşmasının ardından iki kez görüşme yaptığı belirtiliyor. Bu görüşmelerden sonra SDG’nin masaya oturulmasının ABD’nin tavrından kaynaklandığı yorumları yapılıyor. Bir süre önce ABD’nin maddi desteğini kestiği de iddia edilmişti.

KRİZLİ BÖLGELER

Önemli bir not. SDG ile dünkü anlaşmanın imza töreninin ardından, gece 40 kişilik Dürzi temsilcileriyle bir toplantı yapılıyor. Suriye Devlet Başkanı Ahmet Şara başkanlığında yapılan toplantıda, Dürzilerin korku ve endişelerinin giderilmesi için bazı adımlar atılacağı belirtiliyor.

Suriye’de her riskli bölge ve gruplarla ilgili adım atılmaya çalışıldığı savunuluyor. Lazkiye’de Alevilere yönelik saldırılar da sürekli masada. HTS içindeki bazı radikal unsurlarla sorun yaşadığı da bir gerçek. Her iki tarafın radikallerinin kullanılarak, Alevi sorunu yaratılmak istendiğine ilişkin yorumlar var. Herkes soğukkanlı olmaya davet ediliyor.

İşin ilginci batılı ülkelerin tüm bu gelişmelerden haberi var.

AB yönetimi son olarak Şara’yı Brüksel’e davet etmesi de tüm bu gelişmelerin kimler tarafından nasıl izlendiğinin de önemli göstergesi…

Türkiye ise işin tam göbeğinde. Neyse ki; siyasilerden çok teknokrat sahada…