Kongre, parti yönetimi seçimi derken, isimler belirlenip, toz-duman dağılınca, geriye oldukça memnuniyetsiz bir kitle kaldı. Açıktan seslerini çıkarmasalar da iktidar partisinin koridorlarında hem transferler hem de parti organlarına seçilen isimlerle ilgili kazan kaynıyor.

Nedenlerine gelince, birden fazla…

Öncelikle, bir önceki yazımızda kalem aldığımız gibi diğer partilerden transfer edilenlerin 24 saat geçmeden partinin üst yönetimine hatta genel merkeze taşınmaları en büyük rahatsızlık. Yıllardır partide siyaset yapan isimler, hop oturup hop kalkıyor.

YÖNETİME TAŞINAN YENİLER

Partinin tüm kademelerinde siyaset yapanların emeklerinin boşa gittiği, yıllarca siyasi etik açısından eleştirilen milletvekili transfer kültürünün yüceltildiği yorumları yapılıyor. “Demek ki biz de bir süre dışarıda kalıp, partiye ve cumhurbaşkanına sert eleştiriler yöneltip, öyle gelmeliydik…” sitemleri duyuluyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tarzını bilenlerin yorumu daha farklı. “Erdoğan bu hareketiyle AKP’ye gelmek isteyenlere, ‘gelirseniz sizi her türlü iktidar imkanından yararlandırırım. Partinin yönetimine bile alırım’ mesajı verdi. İç kamuoyunun tepkisi kendisini pek ilgilendirmiyor” diyenler var.

ERDOĞAN TAKTİĞİ…

Erdoğan’ın bu tavrıyla, TBMM’de olası kritik bir oylamada 360 rakamına ulaşmayı hedefliyor. Bu erken seçim olur, yeni anayasa metninin halkoyuna sunulması olur, fark etmez. Bugünden bakıldığında zor gibi görünen bu rakamın taşlarının döşendiği iddia ediliyor. Yeni transferler için pazarlıkların sürdüğünü de gelen bilgiler arasında.

KÜRTLER YOK

Bir başka eleştiri konusu MKYK’daki bölgesel dengelerin tamamen bozulması. Özellikle Doğu ve Güneydoğu temsilcilerinin kalmadığı yakınmaları çok. Açılım süreci ve Kürt halkına sıcak mesajlar verilmesi gereken bir dönemde, bölge temsilcilerinin neredeyse hiç olmaması tepki çekti. Listelerde Karadeniz hakimiyeti, eski muhafazakar isimlerin olmasına rağmen milliyetçi egemenliği de eleştiriliyor.

SEÇİM BAŞARISIZLARI

Bu arada son iki seçimin başarısızları olarak adlandırılan genel başkan yardımcılarından Erkan Kandemir, Hamza Dağ ve Fatih Şahin’in genel merkez yönetimine alınmaması ‘troyka gitti’ şeklinde yorumlanıyor.

Ancak aynı başarısızlıktan sorumlu olan Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Yavuz’un aynı görevde kalması herkesi şaşırttı. Hatta kendisinin de şaşırdığı aktarılıyor.

Bu ekibin, seçim sürecinde aday listeleri başta olmak üzere, birçok konuda etkin olduğu, kendi ekiplerini ve adamlarını ön plana çıkardıkları iddia ediliyordu. Bir anlamda seçimin faturası bu üç isme kesilmiş oldu.

Bu isimlerden bazılarının bakan olarak değerlendirilecekleri de iddialar arasında. Kimileri ise bunu düşük olasılık olarak değerlendiriyor. Ayrıca MKYK’da Binali Yıldırım’ın izleri tamamen silindi. Yıldırım’ın kontenjanı olan isimler de listeye konulmadı.

AKP SOSYETESİ!

Bu arada partililerin ‘AKP’nin sosyetesi’ olarak adlandırdığı ve birbirinden ayrılmayan Osman Gökçek, Nilhan Ayan, Derya Ayaydın’ın birlikte MKYK’ya girmesi ayrıca rahatsızlık yarattı. Partiye hiçbir katkıları olmadığı öne sürülen isimlerin üst yönetimde yer alması tepki çekti. Bu ekipten ayrılmayan Şebnem Bursalı’nın da ‘ıstakoz skandalı’ nedeniyle dışarda kaldığı esprileri yapılıyor.

Genel merkez yönetiminde yer alan Efkan Ala, Hayati Yazıcı, Mustafa Elitaş, Ömer Çelik, Nihat Zeybekçi gibi isimlerin partinin geçmişiyle bağını koruduğu, özellikle Hayati Yazıcı’nın partinin hafızası olduğu anlatılıyor. Bu isimlerin bazılarına görev verilmeyeceği ve Saray’a danışman olacakları iddia edilmişti.

Partinin ‘ideoloji, tavrı ve kimliğinden’ taviz verdiği ve bambaşka bir kişiliğe büründüğünü savunanlar, kapalı kapılar ardında tepkili. Sonuç alamadıklarını son kongre de gösterdi. Seçime giden bu süreçte, ‘kişisel beklentiler ve ilkeler’ daha ne kadar çatışacak, hep birlikte göreceğiz…