İktidarın, Ekrem İmamoğlu üzerinden tüm muhalefeti saf dışı etme operasyonu, başta ekonomik olmak üzere tüm göstergelerde ve ilişkilerde deprem yaratınca, TURP stratejisi çöktü.

AKP’DEN GELEN HABERLER!

AKP’den gelen haberlere göre, CHP’ye kayyum atanmasına yönelik hiçbir adım atılmayacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ileride kayyum atanmasına ilişkin bir planın da söz konusu olmadığı savunuluyor.

Ancak, Ekrem İmamoğlu’nun tutuksuz yargılanması veya sürecin hukuki açıdan kabul edilebilir ölçülerde devam etmesiyle ilgili umut yok. Şimdilik, İmamoğlu’nun durumunda bugünden yarına bir değişiklik olmayacağı yorumları yapılıyor.

Bütün bu bilgilerin ışığında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın her grup toplantısında heybeden ‘yeni turplar’ çıkarmasının nedeni, ‘bir bütün halinde hareket eden muhalefet cephesinde çatlak
yaratma çabası’ olarak yorumlanıyor.

NELER YAŞANDI…

Son bir hafta içerisinde yaşananlar, 15 milyon seçmenle yapılan dev anket, AKP’de kapalı kapılar ardında yankı buldu. Başta ekonomik göstergeler olmak üzere toplumsal tepkilerin evrileceği noktaya ilişkin yapılan analizlerin pek de iç açıcı olmadığı görülüyor.

Son derece sert ve hukuksuz görünen siyasi operasyon, toplumda infial yaratırken, AKP içerisinde bu durum, “Krizin doğru yönetilmesi için akla gelen ne varsa denendi” sözleriyle değerlendiriliyor.

Örnek olarak da “Polisin tavrı başta olmak üzere sürecin dengeli götürülmesi için çaba sarf edildi, parti yönetimi dışında kimsenin görüş belirtmemesi uyarısı yapıldı, az sayıda kişi bunu delse de genel olarak uyuldu. Parti örgütünün bu tartışmalara karışmaması sağlandı…” gibi sıralama yapılıyor.

İKNA ÇABALARI BOŞUNA

İktidar partisinin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının izahında güçlük çekildiği ortada. Bu nedenle, durumun nasıl savunulacağı konusunda ‘tek tip bir metin’ paylaşılıyor.

“Yaşananların demokratik haklarla bir ilgisi yoktur. Yolsuzlukla mücadele amaçlıdır. Bu, CHP’nin kendi iç sorunudur ve CHP’liler rahatsız olup ihbar etmiştir” tezinin işlenmesi isteniyor. Hemen ardından tüm AKP’li siyasetçiler, bakanlar ve iktidar medyasının köşe yazarları ‘aynı kalıpta aynı cümleleri’ kullanmaya başlıyor.

YANITSIZ KALAN SORULAR

Ama konu iktidarın inandırıcılık sorunu ve çifte standardına gelince, tezleri çöküyor. Çünkü ne zaman ‘amaç yolsuzlukla mücadele’ deseler;

“22 yıllık iktidarınız boyunca, kameraya yakalananlar hariç tek bir hırsızlık, yolsuzluk rüşvet iddiasını gündeme getirdiniz mi? Sadece Ankara’da Melih Gökçek’le ilgili 100 dosya var. Tek bir işlem yaptınız mı? Bırakın bakanları, belediye başkanlarını, genel müdürleri, tek bir daire başkanı hakkında yolsuzluk iddialarının üstüne gittiniz mi? Üstelik yolsuzluklar partinizin içinde açıkça konuşulurken…” soruları sıralandığında tek bir yanıt yok.

Akla gelen başka bir soru “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın operasyonun başlatılmasına nasıl ikna edildiği…”
Yanıt ilginç;

“Cumhurbaşkanı kendisine aktarılanlardan dolayı sürecin AKP’ye yarar sağlayacağı ve halkı ikna edebileceğine inanmıştır…”

ESKİ HALİNDEN ESER YOK

Yaşananların iktidara çıkan faturasına bakıldığında, partinin toplumun nabzını doğru okumaktan hızla uzaklaştığı görülüyor. Geçmişte bu konuda çok iyi sezgilere sahip olunduğu iddia eden parti yönetimi reflekslerini iyice kaybetmiş gibi.

Erdoğan’ın pragmatik bir siyasetçi olduğu, sokağı iyi okuyarak hızla pozisyon geliştirdiğinin anlatıldığı günler geride kaldı. Özellikle son 5 yıl içerisinde ekonomik kriz de dahil, toplumun nabzını tutma, gerekli olduğu noktada pozisyon değiştirme becerisinin kalmadığı görülüyor…