Hükümetin önemle izlediği iki başlık, ABD’nin yeni hükümetinin tutumuyla yakından ilgili. Suriye’nin geçici hükümetinin YPG ile yaptığı görüşmelerin sonucu, açılım sürecinin geleceğini belirleyeceği gibi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki hafta yapması beklenen Donald Trump görüşmesi de her ikisini birden etkileyecek.

İLK RESMİ GÖRÜŞME

Kamuoyunun bildiği gibi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçilmesinin hemen ardından 7 Aralık tarihinde Trump’la bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti. Tebrik amaçlı bu görüşme ‘atılacak adımlara’ ilişkin sonuç içermezken, Ankara, önemli başlıkların görüşüleceği ikinci telefon görüşmesine kitlendi.

Sorunların genel başlıklarının ele alınması beklenen bu resmi görüşmenin ilk adımları, geçtiğimiz günlerde iki ülkenin dışişleri bakanlarının yaptığı temasta atıldı. Ardından istihbarat başkanlarının telefon görüşmesi gerçekleşti. Şimdi sırada liderlerin görüşmesi var ki; ekonomiden savunmaya birçok başlığı içerecek. En önemlisi de Suriye olacak.

Ankara yönetimi, Suriye konusunda ABD’nin yeni yönetiminden ılımlı tutum bekliyor. Örneğin, Trump yönetiminin dış yardımlara sınırlama getirmesinin YPG bölgesinde çok tedirginlik yarattığı ifade ediliyor. Bu yapının ABD’nin desteği ile ayakla kaldığını savunan istihbarat kurmayları, ‘Amerika artık maaşlarını gönderemeyecek. Etkileri yakında görülür’ yorumu yapıyorlar.

AKP iktidarı, Suriye’nin yeni yönetiminin aldığı kararları ve attığı adımları da yakından izliyor. Geçici hükümetin, başlangıçtaki çizgisini koruduğu, küçük yol kazalarına rağmen genel olarak ülkenin bütününü tahkim etme konusunda istikrarlı gittiğini düşünüyor.

YPG NEYİ BEKLİYOR?

Türkiye’nin yakından izlediği en önemli başlık, doğal olarak YPG bölgesi. YPG yönetiminin Suriye’nin yeni hükümetiyle yaptığı görüşmelerde, kısmen belli bir noktaya gelindiği aktarılıyor. YPG’nin örgütün yanıtını beklediği gelen önemli bilgiler arasında. PKK yönetiminin istenilen taleplere vereceği yanıtın, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın önümüzdeki günlerde açıklaması beklenen ‘mektubuyla’ yakından ilgili olduğu biliniyor. Dolayısıyla, konuların birbiriyle olan bağı da çok açık görülebiliyor.

Aktarılanlara göre, bu sürecin tamamlanması için YPG’ye bir süre verildi. Bu süre sona erdiğinde, bölgedeki tüm silahlı güçler merkezi hükümetin ordusuna devredilecek. Bu yapının içinde PKK’lılar olmayacak ve Suriye dışı tüm güçler ülkeyi terk edecek. Bu konuda gerekli adımlar atılmazsa, merkezi hükümetten B planını devreye sokarak, buradaki silahlı güçlerle mücadele etmesi beklenecek.

İDLİB MODELİ

Ankara, Suriye’nin geçici hükümetinin ülke genelinde etkinliğini sağlamasının ardından ‘İdlib modeli’ bir yönetim anlayışını sürdürmesini bekliyor. Son 7 yıl içerisinde İdlib bölgesinde sağlanan ‘yaşam alanının’ Esad rejimi ortadan kalktıktan sonra bölgeye gelenleri şaşırttığı anlatılıyor.

2018 yılının başında “teknokratik” anlayışla kurulan yönetimin, başta insani yardımların organize edilmesi olmak üzere sıkıntılı birçok konuyu yönetmeyi başardığı, idare alanda deneyim kazandığı anlatılıyor.

Bölgede 5 milyon yerinden edilmiş insanının barındırıldığı, uluslararası ve yerel insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığı, zaman içerisinde de sosyal hayatın canlandırıldığı dile getiriliyor.

İdlib’in idari yapısının 5 bölgeye ayrıldığı, kısa süre sonra bölgesel mahkemeler ve bölgesel eğitim kurumlarının açıldığı, 8 bin kamu çalışanının görevini yürüttüğü, hastanelerin ve devlet kurumlarının hizmetini sürdürdüğü aktarılıyor.

Bu bölgede kazanılan tecrübenin, ülke genelinde sonuç alınması için iyi bir model olduğunu savunan AKP kurmayları, Suriye’nin yeniden yapılanması sürecine desteklerinin süreceğini de anlatıyorlar. Beklentiler ise çok net, YPG bölgesine ilişkin açıkça ifade edilen şartların yerine getirilmesi ve PKK varlığının sonlandırılması….