Bu sezon Süper Lig’de izlemekten en zevk aldığım takım Stoilov’un Göztepe’si… Onları özel ve güzel yapan; Cesur futbol… Rakip ayırmaksızın çift santrfor, takım sahada eksik kalsa da çift santrfor, 2 santrforu sakat olsa bile çift santrfor… Kulübeden her çıkışında, parmağıyla ileriyi gösteriyor Bulgar hoca... Göztepe, 1-0’ı, 2-0’ı bulsa bile hep hücum, tavizsiz hücum…

Bir hafta önce 2-1 kaybettikleri Galatasaray maçı hafızamda… Ne Türkiye’de ne Avrupa’da, Cimbom’u mabedinde bu denli mahkum eden bir rakibe rastlanmamıştır her halde. Bir yüzde yüzlük penaltısı verilmiyor, hakem kırmızı kartı hak eden Barış Alper’i atmıyor; Stoilov maç sonu, Türk futbolunun tüm paydaşlarına hakemlere değil sahaya odaklanılmalarını öneriyor.

Ve önceki akşam 5-0’lık Kasımpaşa zaferi… Gürsel Aksel’e çıkana kadar hiç deplasman kaybetmemiş bir rakibi topu göstermeden eze eze yendi Göztepe… 7 gol attı, 2’si milimetrelik ofsaytlara kurban gitti. Önde baskıyı, ortada pas üçgenlerini, kanat bindirmelerini kusursuz yaptı, topu nefi s paylaştı, hakkı olanı da taraftarını mest ederek aldı.

“Göztepe'yi özel yapan; cesur futbol…” dedik ama şunları da atlamayalım…

Ahlaklı futbol; kendini yere atan futbolcuya az rastlarsınız Göztepe’de… Rakibin emeğini değil, ayağındaki topu çalmaya odaklı bir anlayış yani…

Terbiyeli futbol; çok haklı değilse hakemle didişmez, rakiple itişmez Göztepeli futbolcu. Sadece yeteneğini sahaya yansıtma derdindedir…

Stratejik futbol; bol milyar Euro’luk futbolcuları değil, genç ve gelişime açık olanları seçer. Bu ligde, en düşük harcama ve yaş ortalamasıyla geldiği nokta, böyle de güçlü olunabileceğinin göstergesidir.

Sözü fazla uzatmayalım… Önerim şudur; ‘Avrupa’dan futbol’ seviyorsanız, Göztepe maçlarını kaçırmayın.