Bir kenara üç beş kuruş koymayı başardıysan “yandın” demektir. Ne yapacağını şaşırır kalırsın. Birikimlerini enflasyona kaptırmamak için çırpınır durursun. Ama ne yapsan kâr etmez. Televizyonların ekonomi kanalları arasında gezinirsin, bir tüyo, bir bilgi kırıntısı ararsın. “Olur ya belkide yönlendirebilecek birileri vardır” diye sosyal medya fenomenlerini yakın takibe alırsın. “Fed ne yapacak” analizlerini okumaya başlarsın, ama ne yapsan yaraya merhem olmaz. Attığın her adımda kaybettiğini hissetmekten bitap düşersin. Paran, pul olup giderken, kallavi bir ekonomi külliyatı edinmiş olmayı kısa günün kârı olarak düşünüp kendini teskin edersin. Sonunda öğrendiğin ve beynine mıh gibi saplanan en önemli sonuç “Kasa her zaman kazanır” olur.

ENFLASYONUN ALTINDA KALIR

“Borsaya koyar kazanırım, olmadı dolara dönerim, mevduat faizleri de hiç fena değil” diyenlerin yatırımlarına göz ucuyla baktığında büyük bir çoğunluğunun kazanamadığına tanık olursun.

Bankadaki üç kuruş parana biraz faiz geliri eklendi diye mutlu olabilirsin. Ama enflasyonun altında kalıyorsun. Paran durduğu yerde bildiğin küçülüyor. Merkez Bankası’nın hesabına bakarsak 200 TL ile geçen yıl ocak ayında alabildiklerimizi şimdi satın almaya kalksak 270.6 lira vermemiz gerekiyor. Yani sadece birikimi koruyabilmen için bankaya koyduğun 200 liranın en az 270 lira olması gerekiyor. Yoksa paran eridi demektir. Geçen yıl mevduat faizi kovalayıp “Yüzde 52 veriyorlarmış” diyenler de “Borsada güzel bir hisse söylediler ona bağlayayım diyenler” de “dolar alıp bir kenara koyanlar” da kaybetti. Kripto paralardan medet umanların durumu da hiç parlak olmadı. Meme coinler, yeni çıkan token’lar derken, her seferinde elindekilerin bir kısmı buharlaştı gitti. Yılın son çeyreğinde kripto paralarda hızlı bir yükseliş yaşansa da sene boyunca kripto paralarda çalkantı o kadar büyüktü ki, çoğu yatırımcının nefesi yılın sonuna ulaşmaya yetmedi. TÜİK’e göre mevduat faizi 2024’te yüzde 5.5 kaybettirmiş. Parasını borsaya yatıranlar yüzde 10 kaybetmiş. Devlet tahvillerine güvenenler de enflasyonun altında kalmış. Onların kaybı yüzde 17.6’yı buluyor.

KAYBEDENLER KULÜBÜ

Bu oyunun kuralları yazılırken, sen hiç hesaba katılmadın. O yüzden para piyasalarının tüm dalgaları senin üstüne geldi. Bunu çabucak öğrenirsen, belki her şeyi hazmetmek daha kolay olur. Hele bizim gibi ülkelerde para piyasalarının yarattığı belirsizliklere hiç ihtiyacın yok. Siyaset sahnesi zaten, hemen her gün yeni fırtınalar yaratan en önemli figür olarak karşına çıkar. Üstelik sık sık oyun kuralları değiştirilir ve sen her defasında “kaybedenler kulübüne” yazılırsın.

ARTIK DÖVİZ DE KURTARMIYOR

Eskiden döviz vardı. Parayı dolara çevirdiğinde başını yastığa rahat rahat koyabilirdin. Artık o da yok. Uzun bir süredir, ekonomi yönetimi gözünü dolardan ayırmıyor. Döviz bildiğin yönetilen fiyatlar arasına girdi. Geçen yıl “Dolar alır korunurum” diyenlerin parası yüzde 16.7, Euro diyenlerin ki yüzde 20 eridi. Enflasyondan arındırılmış rakamlara baktığında sadece altın yatırımcısı kazandı. Onların kazancı da ancak yüzde 7 ediyor. Şu milletin niye yastık altında 3.000 ton altın tuttuğu rakamlara bakınca daha iyi anlaşılıyor. Acı tecrübelerle sarı metalden başkasına güvenemeyeceklerini öğrendiler.