Fenerbahçe'de yeniler vardı, yeni bir şey yoktu. Eski hamam, eski tas... Hatta daha kötüsü... Hele iki aydır maç oynamayan iki stoperi iki antrenmanla on bire çıkartmak ne kadar doğru, o da tartışılır. Ama oynatan Mourinho olunca tartışılmıyor. Mourinho yapıyorsa doğrudur… Sanki kanun hükmünde kararname...

İlk golde Ali Sowe vuruşunu yaparken yeni stoper Carlos rakibinin ayağına hamle yapacağı yerde karşısında manken gibi dikildi. İkinci gol, Oğuz’un resmen ikramıydı. Süper Lig’in en iyi sağ beki Osayi Samuel’i oturtur, küstürür, yerine Oğuz’dan sağbek yaratmaya çalışırsan olacağı budur...

Fenerbahçe'ye karşı orta alanı hızlı geçen her takım sadece pozisyon değil, golü-golleri buluyor. Orta saha kartondan kale gibi... Dokunmana bile gerek yok. Gelip geçiyorsun. Fenerbahçe’ye kim gelirse gelsin, kim oynarsa oynasın orta saha ‘yetiş İsmail’ diye bağırıyor.

Amrabat her maç biraz daha geriye gidiyor. Ghezzal’ın topuğuna bastığı pozisyonda sınırda bir sarı kart gördü. Adeta kırmızı kartın kapısından döndü.

Fenerbahçe ilk yarıda savunmasında darmadağın olurken hücumda ilk şutunu ancak 32. dakikada atabildi, pozisyon bile bulamadan soyunma odasına gidiyordu ki VAR’la gelen penaltı ve ikinci sarıdan kırmızı adeta ‘hayat öpücüğü’ oldu.

Fenerbahçe ikinci yarıya iki yeni stoperi Skriniar ile Carlos’u da öne çıkararak başlayınca Rizespor da en önemli oyuncusu Olawoyin’den mahrum kalınca oyun Rize ceza alanına yerleşti. Fenerbahçe bu sezon belki de bir maçta ilk defa bu kadar sürekli baskı kurdu. Fenerbahçe bu baskı sırasında dripling yapabilecek, rakip eksiltebilecek, hızı ve çabukluğuyla rakip savunmanın yerleşik düzenini bozacak bir oyuncuyu çok aradı. Aklıma bu dakikalarda Maximin geldi. Bu kadar iyi adam eksilten, bu kadar hızlı bir adam rakibin yerleşik düzenini bozabilirdi; ama gözden çıkarılmıştı bir kere... Fenerbahçe Maximin’in de değerini bilemedi...

Direkten dönen tam dört top Fenerbahçe’nin elbette büyük şanssızlığıydı. Ben bir yarıda bir takımın dört topunun birden üst direkten döndüğüne ilk defa tanık oluyorum... Çok rastlanır bir durum değil.

Elbette son 20 dakikada Rize’nin 9 kişi kalması Fenerbahçe için bulunmaz bir şans ve fırsattı... Fenerbahçe büyük şanssızlığı ile büyük şansı bir arada yaşadı.

Aslında mucize gibi belki de bir daha rastlamayacağımız bir maç oldu. Direkten dönen dört top, hakemin Rize’ye gösterdiği iki kırmızı kart, Dzeko ile En-Neysri’nin attıklarından çok daha fazlasını kaçırmaları... Fenerbahçe’ye gönül verenler bir kalp testinden daha geçtiler...

Geçmiş olsun...