Tarih, 21 Eylül 2010.

Yer, ABD New York Türkevi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Filistin, Afganistan, Irak, Somali çatışmalarında arabuluculuk yapan Birleşmiş Milletler görevlisi Finlandiyalı Pekka Haavisto ile ortak açıklama yaptı:

- Barış için arabuluculuk girişimi kapsamında Birleşmiş Milletler çatısı altında “BM Arabuluculuk Dostlar Grubu” kuruyoruz.

Görevi, dünyada çatışmaların sayısının arttığı ve giderek karmaşıklaştığı mevcut dönemde arabuluculuğu gündemde tutmak idi.

Davutoğlu ile Haavisto arabuluculuk görevine BM’yi sokmak için niçin yan yana gelmişlerdi?

İki yıl önceye gidelim:

Tarih, 3 Eylül 2008.

Yer, Norveç Oslo.

Norveçli, İngiliz ve Birleşmiş Milletler destekli arabulucular vasıtasıyla Türk istihbaratı ile PKK arasında barış görüşmeleri yapıldı. Daha ilk oturum sorunlu başladı. Anlaşmazlık noktası, yabancı arabulucuların masada bulunup bulunmayacağı idi. Türk tarafı üçüncü bir tarafın dahil olmasına karşı çıkarken, PKK tarafı yabancı gözlemcilerin bulunmasında ısrar etti. Sonunda, arabulucuların görüşmelerin açılış ve kapanış oturumlarına katılmalarına izin veren uzlaşmaya varıldı...

Bu mesele önemli, açayım:

“Yabancı arabulucu isteriz”

Oslo görüşmelerinde Türk devletinin; tek taraflı silahsızlanma konusunda ısrar etmesi, Öcalan’ın tecridi kaldırmayı reddetmesi ve herhangi yasal veya anayasal reformun olmamasında ısrarcı tutumu arabulucuları ve PKK’yı rahatsız etti. Görüşmeler sona erdi...

Ardından PKK terör eylemlerine başladı. İstanbul, Ankara, Kayseri, Gaziantep’te canlı bomba saldırılarında yüzü aşkın sivil insanı katletti…

Bu arada FETÖ devreye girdi; Oslo görüşmelerinde bulunduğu iddiasıyla MİT’e yönelik kumpası devreye soktu.

AKP iktidarını zayıflatmayı hedefleyenler Oslo görüşmelerini Türk basınına sızdırdı.

Nihayet AKP, FETÖ kumpaslarıyla kandırıldığının farkına vardı. Ve İmralı’da Öcalan ile görüşerek “yeni çözüm süreci” başlattı.

Parantez açayım; Erdoğan’ın 28 Aralık 2012’de Öcalan ile görüşmelere başlandığını açıklaması ardından 9 Ocak 2013’te Paris’te PKK’nın önde gelen Sakine Cansız gibi üç kadın mensubu suikastla öldürüldü!

Oslo görüşmesini baltalayan bir görünmez el İmralı görüşmelerinden de rahatsızdı.
Kimdi bunlar?

İmralı ile yeni çözüm süreci yaşanırken, -Soros’un Açık Toplum Vakfı ile Alman Heinrich Böll Vakfı gibi sivil toplum kuruluşları İstanbul ve Diyarbakır’da toplantılar yaparak- barış görüşmelerine yabancı arabulucuların dahil edilmesini istedi.

Bu toplantılara katılan -örneğin- 2002-2008 arasında Avrupa Birliği tarafından Afganistan’da özel temsilci olarak görev yapmış Francesc Vendrell, barış görüşmelerinde uluslararası gözlemcilerin rolü ve etkisini anlattı.

Başka kimler yoktu ki: Afrika Ulusal Kongresi/ANC üyesi (ki partinin istihbarat sorumlusu) Dipuo Bertha Letsatsi Duba ve aynı ülkeden Camp Town Üniversitesi Adalet ve Dönüşüm/JT Programı’nın yürütücüsü Helen Scanlon vs. hep bir konunun altını çizdi:

- Barış görüşmesi arabulucu yabancılar olmadan çözülemez!

Cengiz Çandar gibi isimler de aynı görüşü savundu. BDP eş başkanı Gültan Kışanak “hakem şart” dedi. Vs.

Tarih, 22 Mart 2015.

Erdoğan, yaşananlardan rahatsızlık duyduğunu belirterek çözüm sürecini sonlandırdı.

Gelelim bugüne:

Neden “milli” dedim

Özal, Demirel, Erdal İnönü, Erbakan ve Erdoğan terörün son bulması için elinden geleni yaptı.

Araya sürekli “barış arabulucuları” diye süreci baltalayanlar sokuldu. Hedefleri barış değil, terörün sürekliliği ile Türkiye’yi maddi-manevi güçsüz bırakmaktı…

Tarih, 22 Ekim 2024.

Devlet Bahçeli’nin “PKK silah bıraksın kendini lağvetsin” açıklamasına “milli çözüm süreci” adını verdim.

Milli” kavramını bilerek kullandım; arabulucusuz yani Batılı “üçüncü gözün” olmadığı bir barış sürecini kastettim.

Bu bizim iç meselemiz ve kardeşlik hukukuyla çözeriz…

Bugün Batı’sız milli bir çözüm süreci yaşanıyor.

Bugün “akil insanlar” gibi iç gözlemcilere gerek duyulmayan süreç yaşanıyor.

Ancak bugün suyu bulandırmak isteyenler yine yok değil; -örneğin “Öcalan’a ev yapılıyor” gibi- absürt yalanlar pompalanıyor. DEM içindeki “Batıcı kanat” olmadık demeçler veriyor! İsrail gölgesindeki YPG üzerinden sıkıntı yaratılmak isteniyor. Vs.

Yani… Bu süreç yine hiç kolay olmayacak, yine provokasyonlar yapılacak. Medya başta olmak üzere herkesin dikkatli olması gerekiyor.

Kafa karıştırmaya hiç gerek yok. Bahçeli’nin sözleriyle başlayan süreç net:

- PKK silah bıraksın kendini lağvetsin. Nokta.

Milli çözüm sürecini” sağlıklı geçirebilmek için niyet önemli, barışı isteyen kim, istemeyen kim?

Yolun barışa çıkması için bu sorunun açıklık ile yanıt bulması lazım.

Bu süreç hemen bitecek demiyorum, uzun zaman alacak. Beşinci Kol faaliyetlerine karşı uyanık olmak şart.