İsrail-Hamas barışına dair bizim TV’lerde zafer naraları atılmaya başlandı: “İsrail, Gazze’yi ele geçiremedi!”
Bu son 15 aylık savaş sahiden bitecek mi? Çünkü daha önce 24 Kasım’da da ateşkes yapılmış ama bir hafta sonra çatışma yine başlamıştı. Umarım barış olur…
Eğer uzlaşma sağlanırsa bu farklı yönleriyle değerlendirilecek kuşkusuz. Ben bambaşka bir açıyla ele alacağım:
“İkinci Dünya Savaşı” denilince insanların bilincine tek bir olgu yerleştirildi: Yahudi soykırımı!
Soğuk Savaş döneminde gerek ABD-Avrupa ve gerekse Sovyetler Birliği halkların direnişini, askeri başarıları anlatırdı. Ancak:
Özellikle 1990’lardan sonra bu büyük savaşa dair tarih anlatımı-yazımı, salt Yahudi ölüm kampları-Yahudi soykırımı üzerinden verilmeye başlandı. Yahudisiz bir savaş anlatılmaz oldu!
Kuşkusuz faşistlerin Yahudilere yaptıkları insanlık tarihinin en acı-korkunç olaylarından idi, bu tartışılmaz. Ama savaşta tek bu mu yaşandı?
80 milyona yakın insanın can verdiği savaşı salt Yahudi soykırımı üzerinden anlatmanın derin nedeni
olmalı değil mi? İsrailli tarihçi Ilan Pappe’nin geçen yıl yayınladığı kitabı bu soruya yanıt veriyor: Siyonizmi Pazarlamak/Siyonist Lobicilik…
500 sayfalık kitabında İsrail devletinin nasıl “dokunulmaz”-eleştirilemez hale getirildiğini örnek olaylar üzerinden anlattı...
Milyar dolarlık lobi
israilli tarihçi Ilan Pappe kitabına başından geçen akademik baskıyla başlıyor: Öğretim üyesi olarak çalıştığı Exeter Üniversitesi’nde “Filistin’de Yerleşimci Kolonyalizmi” başlıklı konferans düzenlemek istiyor. İngiltere’deki İsrail lobisi hemen üniversite yönetimine ağır baskı uyguluyor.
Sadece Exeter değil; Filistin ile ilgili yapılan her konferans, panel, yayın lobicilerin engeline takılıyor:
-“Bu İsrail yanlısı lobi çalışmaları hep başarılı oldu: Öğretim görevlileri araştırmalarında veya siyasi eylemlerinde Filistin’i savundukları için işlerini kaybetti ve kurumlardan ‘İsrail karşıtı’ olarak görülen dersleri, atölye çalışmaları veya konferansları iptal edildi…”
Ilan Pape, lobinin siyaseti nasıl ele geçirdiğini de Tony Blair’den Gordon Brown’a kadar her politik görüşe uzanan politikacıları avuçlarına nasıl aldıklarını da yazarak anlatıyor. Ki lobi, Jeremy Corbyn gibi aykırı solcu siyasilere neler yapmıştı neler…
Medya da Siyonist lobinin hedefindeydi; mesela Guardian gazetesindeki makalesinde İsrail’i, Güney Afrika apartheid sistemine/ırkçılığına benzeten Chris McGreal gibi gazetecilerin başına neler getirilmişti!
Neler yok ki: Ortadoğu Haberciliğinde Doğruluk Komitesi gibi İsrail yanlısı medya izleme kuruluşları, karşıt gördüğü her gazeteciyi “antisemitik” ilan ediyordu. İş zamanla inanılmaz boyuta gelmişti; Yahudi tarihçi-gazeteci Anthony Lerman gibi isimler de baskıdan nasibini almıştı.
Yani, siyonist lobi her fırsatta Yahudi soykırımını “propaganda silahı” olarak kullanmıştı/kullanmayı sürdürüyordu…
Ama öte yandan kitapta görülüyor ki; hangi ülkeden hangi dinden, hangi siyasi görüşten olursa olsun namuslu kalemler gerçeği yazmakta ısrar ediyor, haklının yanında saf tutuyor.
Peki:
Bu yazdıklarımın Hamas-İsrail Savaşı ile ne ilgisi var? İsrail bu savaşı nasıl kaybetti?
Gelelim ana konumuza:
İsrail nasıl yenildi
İsrail, bu son Hamas savaşını kaybetti.
-Mesele sadece Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail’i suçlu ilan etmesi değil…
-Mesele sadece BM İnsan Hakları Konseyi’nin İsrail’in insanlığa karşı suç işlediğini beyan etmesi değil…
-Mesele sadece Cornell Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Jens David Ohlin gibi 800’den fazla uluslararası insan hakları uzmanının İsrail’i soykırımcı ilan etmesi değil…
-Mesele sadece Bağımsız Birleşmiş Milletler uzmanlarının ayrım gözetmeksizin askeri saldırıda bulunan İsrail’i savaş suçlusu ilan etmesi değil…
-Mesele sadece Paula Gaviria Betancur veyaFrancesca Albanese gibi insan hakları özel raportörlerinin İsrail’i suçlayan raporları değil…
-Mesele sadece Türkiye, Hindistan, Arjantin, Filipinler, Kolombiya, Avusturya, Danimarka, Belçika, Kamerun, Şili, Çin, Meksika, Çad, Fas, Brezilya, Japonya gibi dünyanın yarısının İsrail’i kınaması değil…
-Mesele sadece Harvard, Pensilvanya, MIT, Yale, Berkeley, Columbia, Brown, Stanford gibi Amerika’da,McGill gibi Kanada’da, Leipzig gibi Almanya’da, Sciences Po gibi Fransa’da, Gent gibi Belçika’da, Amsterdam gibi Hollanda’da, Barcelona gibi İspanya’da yüzü aşkın üniversitede öğrencilerin-öğretim üyelerinin İsrail’i protesto etmeleri değil…
Bu kanlı süreçte tek şey oldu sonuçta:
Siyonist lobiciler yenildi! Bunların her farklı görüşü, çalışmayı, kitabı “antisemitik” diye suçlamaları artık inandırıcılığını yitirdi...
Soykırım sömürüsü son buldu. Karşıt gözüktüğüne benzediği ortaya çıktı. Netanyahu’nun neredeyse Hitler’den farklı olmadığı görüldü!
Evet siyonizmi pazarlama lobisi, 77 yıldır ilmek ilmek ördüğü psikolojik savaşını kaybetti. İnsanlar ilk kez İsrail’e karşı büyük katılımlı protestolar yaptı.
Umarım:
İsrail ve Filistin kalıcı barış yapar, kardeşlik hukukunu temel alan yepyeni siyasi yapı inşa eder…
Umarım:
Yahudi soykırımında bedel ödeyenler, siyonist lobilerin siyasi pazarlama aracı olmaktan kurtarılıp, hak ettikleri yücelikte anılır...