BAŞAKŞEHİR’İN düşük tempolu oyununun Galatasaray üzerinde iki etkisi oldu. Birincisi Galatasaray savunmasının normalden az pozisyon vermesi, ikincisiyse Galatasaray hücumunu biraz daha limitleyebilmek...
Tabii bu noktada esasen Gabriel Sara’nın yokluğu da ön plana çıkıyor. Daha düşük tempoda, daha az geniş alan bulunan maçlarda Sara gibi kaliteli oyun kurucuların o dar alanları işlemesi daha kritik hale geliyor.
Kerem Demirbay sezon başından beri formanın esas sahibi olduğunu düşündüğü 8 numaranın altını Sara kadar dolduramıyor. Ağır kalıyor, alan bulamadığında kısıtlı sürelerde topu iletmek yerine daha fazla top kaybı yapıyor.
BU handikapların ışığında daha az pozisyon izlemiş olmamız anlaşılabilir, bu noktada da bireysel kalite ön plana çıkıyor. Sahada ligin gol kralı apoletine sahip olan Piatek’in 1’de 1 yapmasına Barış Alper Yılmaz’ın hem de ters ayağıyla 2’de 2’yle cevap vermiş olması çok değerli...
Barış’ın Osimhen’i ligde gol sayısı olarak yakalayıp 10 golü bulan 4 oyuncudan biri olması Galatasaray’ın kalite derinliğine işaret...
Maçın en kritik pozisyonunu emanet edeceğimiz bir Galatasaraylı listesi yapsak muhtemelen kimse Barış’ı ilk 3’e yazmaz ama henüz ocak ayında ligde çift haneli gol katkısına ulaşmış bir yerli kanat oyuncusuna sahip Galatasaray...
Bu kalite farkının yansımasını da ilk devreyi 50 puanla, 2.77 gibi absürt bir puan ortalamasıyla tamamlamış bir ekip olarak karşılığını alıyorsunuz.