25 maçta 20 galibiyet, 5 beraberlik alınacağını taahhüt edilse, ülke topraklarında buna imza atmayacak bir teknik direktör olmamakla birlikte Okan Buruk, tarihin en garip krizlerinin birinin eşiğinde ve bu, basit bir algı hatasından ibaret değil... Üstelik bunu birebir rakibine karşı 4 puan alıp ikili averajı cebine koymuşken yaşıyor.
Okan Buruk ve öğrencileri, sezona yaptıkları güçlü girişin kredisini hala ceplerinde hissetmelerinden ötürü bir süre aldıkları eleştirilere anlam veremese de skorlardan bağımsız oyunun adeta serbest düşüş yaşaması, modern güçlü bir Avrupa oyunu çizgisinden 90’ların ilk yarısına dönen uzun top şişirme ve santrforun buna karşılık vermesine odaklı primitif bir oyuna kayılması, eleştirilerin haklılığını ortaya koyuyor.
BUNUN ADI ŞIMARIKLIK
Ne var ki bu kötü gidişat belki de ilk kez Buruk ve öğrencileri tarafından hissedildi; ocak ayında 8 puan önde olmanın yanı sıra iç sahada oynanacak derbiyle ligi pratikte şubat ayında bitirme imkanı, yerini 4 puan farka ve rakipten daha kötü olduğunu kabul ettiği kısır bir oyuna bıraktı.
Sarı-kırmızılıların bu düşüşünde, kötü ve şımarıkça yapılan bol ve verimsiz transferlerin takım kimyasını iyice bozması, Okan Buruk’un bu planlamayı organize etmek ve doğru yönlendirmek yerine amatör ve şov meraklısı, acemi yöneticilere ayak uydurup kadro içinden çözülebilecek problemlere bile anlamsız transferlere onay vermesi, önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.
Dünyanın hiçbir yerinde; üçlü savunmada daha rahat performans vermesi garanti Victor Nelsson seviyesi bir stoperi ilk devrede Metehan Baltacı’nın arkasına atıp, gitmek isteyince de 500 bin Euro bedelle izin verip, yerine Carlos Cuesta gibi yetersiz bir hamleye kamyonla para dökülmez.
Üçlü savunma için Cuesta’ya 8 verip “Belki dörtlüye dönerim” diye Eren Elmalı’ya 5 milyon Euro ödenmesi açık bir şımarıklığa işaret ediyor. Yaz döneminde gelen Gabriel Sara haricinde, herkes tarafından takdir gören bir oyuncu da yok; kaldı ki onun da form durumu şu anda olumlu ilerlemiyor.
KURT MOURİNHO!
Günün sonunda Okan Buruk ve ekibi birbirlerine hala “Namağlubuz ve 4 puan öndeyiz, niye bu kadar olumsuz bakılıyoruz” deyip dış mihrakları suçlayabilir ama güçlü bir oyun yakalayıp tekrar Galatasaray’ı ligin en iyi hücum takımına dönüştürmedikleri takdirde 3 yıllık emeklerinin gözlerinin önünde küle dönüşünü izleme ihtimalleri artık hiç de az değil.
Mourinho, agresifliğinin sınırlarını aştığında bile konjonktürün rüzgarının arkasında olduğunu biliyor ve kurt bir hoca. Okan Hoca namağlup olduğu bir ligde kendini tekrar ispat etmek zorunda ve bunu ne kadar erken kabullenirse o kadar erken bir çözüm üretebileceğinin farkında olmalı.
UNUTULAN YILDIZLAR
Sezon girişi sebebiyle kayıplarının kıymeti anlaşılmasa da hem Kerem Aktürkoğlu hem Mauro İcardi hem de bu ikilinin arasındaki güçlü sinerji, sezon boyunca arandı.
Kerem, Cuesta artı Eren’e ödenen bonservisten azına verilmeden önce çıktığı 3 lig maçında 2 gol, 2 asist yapmıştı. Yerine alınan Sallai ve takımın demirbaşı Barış Alper’in ligde yapabildikleri toplam asist sayısı sadece 1 ve ligin üçte ikisi çoktan geride kaldı.
Icardi ise hem takımın doğal lideri hem de açık ara en iyi bitiricisi olarak En-Nesyri’nin son vuruşlarını uzaktan izliyor. Özellikle Kerem’den sırf “Ayrılmak istiyordu” diyerek kolayca vazgeçilmesinin baş ağrısı, şu dönemde net şekilde hissediliyor.
ÖNE GEÇTİKTEN SONRA 6 PUAN...
Galatasaray için en problemli alanlardan birisi de öne geçtiği maçları kapatamıyor oluşu... İlk devredeki Kasımpaşa maçında 3-0, Eyüp maçında 2-1’’den sonra 4 puan kaybetmişti.
Son Kasımpaşa maçının son bölümüne de 3-2 üstün giren Galatasaray bu kez de Cuesta’nın yaptırdığı penaltıyla 2 puan kaybı yaşadı. Toplam 10 puan kaybının 6’sını öne geçtiği maçlarda yapması, yaşadığı yakalanma krizinin en önemli sebeplerinden.