Fenerbahçe'de tribünlerinin gündeminin yönetimle aynı olmadığı aşikar... Önce takıma destek verip, Galatasaray’a tepki gösterdikten sonra skor üstünlüğüne rağmen yoğun bir yönetim protestosuna başlamaları bunu net şekilde gösteriyor.

Form durumu itibariyle ligin en kötü ekibi olarak görülebilecek Hatayspor karşısında takımın maçın büyük bölümünü önde götürmesine karşın zaman zaman tutuk, son vuruşlarda panik halinde olması da bununla paralel...

Fenerbahçe’nin neredeyse ter atıp 3-4 farka götürmesi gereken bir mücadele son dakikalara dek kağıt üstünde de olsa Hatay’ın bir golle puan alabileceği bir düzlemde gitti.

Bu noktada oyuncuların biraz arabulucu rolü üstlenip sahada güçlü olduklarını hissettirmeleri, taraftarı sakinleştirecek bir görevi var. Maçı kazansalar da bunun altını dolduramadıklarını görüyoruz.

Hem Jesus hem de Kartal'ın ekipleri bu tarz anlarda güçlü bir mesaj verecek performansları gösterebilmişti. Mourinho ve öğrencileri, yönetim-taraftar gerginliğinin çözümünü sunamazsa bu tarz atmosferlere bu sezon daha fazla şahitlik ederiz.

PENALTI SORUNU

Edin Dzeko topun başına geldiğinde Fenerbahçeliler başta olmak üzere herkes penaltıyı kaçırma olasılığını görüyordu. Vuruşun kötülüğünü kenara bırakıyorum ama sahada 2 gol atmış bir santrfor varken, Dzeko da iyi bir penaltıcı değilken o topa En-Nesyri gelmeliydi.

EN NESYRI EN SAKİNİ

Her ne kadar maça koyduğu ağırlık konusunda soru işaretleri olsa da bu kadar bitirme sorunu yaşayan bir takım için En-Nesyri hayati bir rolde. İkinci golde şanslı olduğunu kabul edelim ama Faslının ilk golü, Fenerbahçe için hayatiydi.