Dünyanın her yerinde kupa organizasyonları, ligde iddialı olan ve Avrupa kupalarına katılan takımlar için odak noktasında olmaktan biraz uzaklaşır, bu da doğaldır.

Ezber FA Cup öykünmelerini çok duyuyoruz ancak orada da hemen hemen herkes daha çok oyuncu kazanmak, süre bulamayan isimleri biraz forma sokma odaklı tercihler yapıldığını görüyoruz. Beşiktaş için ise dünün ekstra anlamı kaybedilen kazanma alışkanlığını tekrar kazanmak, ölü toprağını atmaktı.

Bence Beşiktaş iki açıdan da olumlu bir maç çıkardı. Sivasspor’un formsuz bir döneminde olması da maçın çözülmesinde pay sahibi olsa da Beşiktaş’ın hem Rafa Silva’nın gol orucunu bozması, Joao Mario’nun da güzel bir asist yapmasıyla özgüven kazanmak adına iyi bir adım attı. 86’da Sivas’ın kalede Mert yokken direkten dönen topu ise maçın en ilginç anıydı.

Mario'ya dönelim. Kariyeri boyunca iyi bir tamamlayıcı, iyi bir yardımcı oyuncu olarak öne çıkmış bir isim... Rafa haricinde başrole soyunabilen oyuncu olmayınca Mario’nun rolünün de biraz boşa düştüğünü, yüksek beklentileri karşılayamadığı için günah keçisi olduğunu gördük.

Mario’dan hiçbir zaman Kenan İmirzalıoğlu çıkmayacak ama Ezel’inizi, Cengiz’inizi, Eyşan’ınızı bulursanız Mario’dan da Tefo çıkarabilirsiniz. Kayıp bir hikayeye doğru giderken bu bir geri dönüş olur mu?

Hala çok zor ama Beşiktaş’ın sezonun kalan bölümünde yeni sezona güçlü bir şekilde aktarabileceği birkaç parça daha kazanmayı denemesinde hiçbir sakınca yok.

Sakin olup buna odaklanmak gerek...