Sıra geldi, “tarihçi” Aykut Kansu’nun en can alıcı konuda, Türk devrimleri ve Mustafa Kemal Atatürk hakkında söylediklerine...
Kansu, 1923’e karşı o denli öfkeliydi ki hırsını bir türlü alamıyor, dönüyor, dolaşıyor, Cumhuriyetin kuruluşuna yükleniyordu. Ama Allah’tan İttihatçılar vardı! Bakın ne diyordu “tarihçi” Kansu:
-Çok daha açıktan bir askeri diktatörlük kurulabilecekken, işin çok sakata gitmesinin önlenmesinde İttihatçıların çok büyük rolü var.
Gördünüz mü, tarihçi konuşmasını; işlerin sakata gitmesini İttihatçılar önlemiş! Kansu’nun, Atatürk’ün modernizmin aleyhinde olduğu, Batılı kılık kıyafete karşı olduğu yolundaki çarpıtmalarına yalnızca Atatürk’ün binlerce fotoğrafı ile yanıt vermek yeterliydi aslında…
Ancak Atatürk’ün 1920-23 arasında TBMM’de bu yönde konuşmaları olduğu yolundaki iddiasını da kaynak göstererek ispatlamak zorundaydı Kansu. Özellikle ‘’Türklere yakışan kıyafet bu değildir’’ diye modern Batılı şeklinde giyinenleri suçlayan, aleyhte konuşmaları nerede, ne zaman yaptığını belirtmeliydi. Ben, tesettür, fes gibi giysiler aleyhinde konuşmalarını biliyorum. Kansu’nun iddia ettiği modernizm aleyhine konuşmalarını ise hiç bilmiyorum. Ama bir şeyin fena halde farkındayım:
-Tam üç köşe yazımda verdiğim yanıtlarda, dayandığım kaynakları, belgeleri bir bir açıklıyordum ve ben tarihçi değildim. Aykut Kansu, iddiaları, tezleri ile ilgili bir tek kaynak ya da belge açıklamıyordu ama sıfatı tarihçiydi!
Gülmeyin lütfen!
“Tarihçi” Kansu’ya kuzeninden ağır ders!
Sosyal ve ekonomik alanda çok muhafazakâr ve otoriter olan Atatürk’ü modernizm noktasına getirenlerin İttihatçılar olduğunu ileri sürüyor Kansu. Onların silahlarını elinden almak ve İttihatçı muhalefeti susturmak için devrimleri yaptığını söyleyecek kadar da ileri gidiyor muhterem…
Aynı Kansu, birkaç satır yukarıda İttihatçıların örgütlenmesinin engellendiğini, 1925’teki Takriri Sükûn Yasası ve 1926’daki İzmir Suikastı sonrası kurulan İstiklal Mahkemeleri yoluyla İttihatçıların işinin bitirildiğini söylüyor! Atatürk, tasfiyeyi yaptıysa niçin İttihatçı korkusuyla devrimleri yapsın?
İnsanda gerçekten biraz sıkılma olur; Latin alfabesi, medeni kanun, aile hukuku, kadın hakları, kadınların öğretmen olması, iş hayatına girmesi hep İttihatçıların başlattığı ya da başlatmak üzere olduğu projelermiş!
O yüzden, ülkenin ilk Müslüman kadın tiyatro sanatçısı Afife Jale sahneden yaka paça indirilmiş, olmadık eziyete maruz kalmıştı değil mi? Bu saçmalığa, Sevgili Işık Kansu’nun o zamanlar Ankara Kulisi köşesinde bu ‘’tarihçiye’’ verdiği ders niteliğinde yazıdan bir alıntıyla yanıt verelim:
‘’Tarihçi Aykut böyle tuttururken Atatürk’ün ‘Cumhuriyetin ilan edileceğine, padişah ve hanedanlığın, tesettürün ve fesin kaldırılacağına, şapka giyileceğine, Latin harflerinin kullanılacağına’’ ilişkin düşüncelerini devrimlerden ve kurtuluştan yıllar önce, 7-8 Temmuz 1919 gecesi tarihçi Aykut’un dedesi Nafi Atuf Kansu’nun hala torunu Mazhar Müfit Kansu’ya yazdırmış olduğunu da görmezden geliyor (Tarihçi Aykut’a git de bak notu: Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, 1. cilt, Türk Tarih Kurumu, 3. Baskı, 1988)’’
Tarihi hazmetmek kolay değildir!
İşte bu kadar! “Tarihçi” Aykut Kansu ve onun gibiler iyice anlamalı ki; esip savurmayla tarihi tahrif etmek o kadar kolay, o denli ucuz değildir! Bu ülkenin emperyalizme başkaldırısı ve yıllar süren Kurtuluş Savaşı’na, o savaştan sonra kurulan Cumhuriyete ve Türk insanına ‘’kul değil, insan olmanın’’ önünü açan Türk devrimlerine ahlak ve terbiyeden yoksun bir şekilde saldırmak da o denli ucuz değildir...
-Aykut Kansu ve onun gibiler önce bu gerçeği öğrenmeli, sonra da gerçek tarihi hazmetmeyi öğrenmelidir!
Bu güzelim sözler alkışlanır…
Geçen gün, hem de kadınlar gününde değerli dostum, kardeşim İsmail İnanç’tan bir plaket aldım…
Aynı plaket bu ülkenin pek çok değerli yurtseverine de gitmişti. Üzerinde İsmail’in ürettiği bir özdeyiş vardı:
-Kadınlar “ATATÜRK” demedikçe karanlık kabadayı gezer!
Yüreğine sağlık sevgili İsmail, olabildiğince üretmeye devam kardeşim…