Başlık, değerli dostum Bartu Soral’ın son kitabının adı…

Üst başlığı da var:

-Küreselleşme ve Zafer Ekonomisi…

Son günlerde okuduğum, başvurduğum, Türkiye’yi özellikle son 23 yılda ekonomik yıkıma uğratan, deyim yerindeyse “talan ekonomisinden” kurtarmayı hedefleyen, ayağı yere son derece sağlam basan bir reçeteden söz ediyorum…

Bartu, yıllarca Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) bünyesinde çalıştı. Yıllarını Türkiye Masası bölümünde kalkınma ekonomisi, küresel finans piyasaları ve özellikle “Tarımsal Kalkınma” konusunda ülkesi için projeler tasarlayarak geçirdi…

Bartu’nun Türkçe ve İngilizce 6 kitabı bulunuyor… Hepsi dönüp dolaşıp Türkiye’nin hangi kumpaslara çekildiğine, ekonomisinin nasıl bitmek bilmeyen krizlerle yerle bir edildiğine, malvarlıklarının, hazinesinin ve halkının nasıl sömürüldüğüne odaklanıyor…

Elimdeki yeni kitabında ise Türkiye’nin bu kumpaslar dizisinden nasıl kurtulacağını, bu güzelim ve aslında çok zengin ülkenin kısa sürede nasıl bir atak yapabileceğini herkesin rahatça anlayabileceği bir dille ve de belgelerle ortaya koyuyor!

-Okurken, niçin bugüne değin yapılmadığını, yapılamadığını da büyük bir hüzün ve öfke içinde duyumsuyorsunuz!

Zavallı ülkem!

Bartu, önce küreselleşme, dayanılmaz sömürü ve ülkelerin niçin geri kaldığını veriler ve örneklerle anlatıyor…

Türkiye’nin 1923’ten 1938’e kadar, üstelik 1929 büyük dünya bunalımını da içine alan 15 senelik süreçte yaratılan akıl almaz mucizeyi veriler ve grafiklerle anlattıktan sonra örneklere geçiyor…

Mesela Güney Kore’yi anlatıyor; 1960’larda dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Güney Kore’nin yanında Türkiye’nin verilerinin çok daha umut verici olduğunu söyledikten sonra iki ülkenin milli gelirini karşılaştırıyor… Okurken içiniz acıyor:

-1960 yılında Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 509 dolarken, Güney Kore’de ne kadardı biliyor musunuz? 158 dolar!

O tarihlerde, 1960-1980 arası teoride aynı sanayileşme modeli olduğu halde, Güney Kore 1980 yılında Türkiye’yi geçiyor! Sonrası daha büyük bir felaket; sanayileşme, teknoloji ve markalaşma Güney Kore’yi uçururken Türkiye nal topluyor, işte 2022 karşılaştırması:

-Güney Kore kişi başına milli gelirde 32 bin 394 dolar, Türkiye ise 10 bin 621 dolar!

Üstelik, Türkiye çok daha avantajlı bir jeopolitiğe ve kalkınma zeminine sahip olmasına rağmen…

Kısacası, Türkiye birilerinin elinde heder olur, açlıkla imtihan edilirken, bir zamanlar en az iki, üç kat fark attığımız ülkeler birer birer bizi geçip yollarına devam ediyorlar…

Yaşam kalitesi yüksek mutlu toplum!

Şimdi, gelelim Zafer Ekonomisi stratejisine…

Bartu, bu stratejiyi, “Türkiye’yi kısa zamanda dönüştürerek dünyanın lider ülkelerinden biri haline getirme hedefi” olarak tanımlıyor… Diğer bir deyişle, ortaya konulan ekonomik kalkınma programı hedefinin yalnızca büyüme oranını yükseltmek değil, yaşam kalitesi yüksek, mutlu bir toplum yaratmak olduğunu altını çizerek vurguluyor!

Tüm kitabı anlatmam olanaksız olduğu için, başlıklardan faydalanarak anlatmaya çalışacağım, ana hedeflere bakalım:

-Küresel rekabete girebilen, istihdam yaratan, geliri adil dağıtan bir sistem…

-Bilgi toplumuna geçmiş, üretimi yurt sathına yaymış bir Türkiye…

-Eğitim ve sağlıkta kaliteli kamu hizmeti ile fırsat eşitliği sağlayan ülke…

Kulağa çok hoş geliyor, değil mi? Peki bu hedeflerin temel ilkesi ne? Birinci ilke ne biliyor musunuz?

-Yerli üretim!

Yani ithalat yerine, yapılabilecek her alanda yerli üretimi teşvik eden makroekonomik politikalar devletin değişmez ekonomik politikası haline getirilecek…

-Küreselleşmeye ve neoliberalizme teslim olan değil, ondan faydalanan rekabetçi, yenilikçi, üretici bir ekonomi…

Diğer bir deyişle sömürge olmaya kapı açan, sıcak para dışında hiçbir planı programı olamayan bir ülke ancak sürekli kriz yaşayan geniş halk kitlelerinin hayal dahi kuramadığı bir üçüncü dünya ülkesi haline gelir!

-Güçlendirilmiş piyasa ekonomisinin yanında planlı ve karma ekonomik modelle kalkınma…

Bu sistem Atatürk’ün sistemiydi. Batı ülkeleri bu yöntemi 2008 krizi esnasında öğrendi!

-Kaçakçının, bebek katilinin, uyuşturucu kartelinin olmadığı bir Türkiye için herkesin “nereden buldun yasası” ile gelirinin hesabını vermesi, vergisini ödemesi…

Bu temel ilkelere “hukukun üstünlüğü”, “her alanda hesap verme zorunluluğu”, “kuvvetler ayrılığı”, “siyasetin kamu çıkarına politika üretmesi” ve “planlı ekonomi” maddelerini de ekleyelim lütfen!

Bartu Soral, bu kitabı Zafer Partisi’nin iktidarı için kaleme aldı… Önsözünü de şu sıralarda Silivri’de tutsak bulunan Zafer Partisi lideri değerli kardeşim, dostum Ümit Özdağ yazdı ve son satırlarında şöyle dedi:

-Türkiye iktidarımızda bu modeli uygulayacak!

Kalemine, beynine sağlık Bartu kardeşim…